Keten tohumu, kan şekeri seviyesini kontrol altında tuttuğu için birçok diyet programının önemli bir bölümünü oluşturur. Lif varlığından dolayı, mideyi dolu tutar ve fazla kalori alımını önler.
Keten tohumu içinde, kansere karşı korunmada ve mücadelede ana etken olan antioksidanlar olarak işlev gören bol miktarda fitokimyasal vardır. Ayrıca, vücuttaki hormonları dengeleyen kimyasallara dönüşen zengin bir lignan kaynağıdır. Lignanın üreme sağlığına yardımcı olduğu, menopoz semptomlarını önlediği ve tip-2 diyabetin etkilerini azalttığına dair kanıtlar vardır. Ayrıca, bu tohumlardaki omega-3 yağ asitlerinin, meme, prostat ve kolon kanseri riskini azalttığı kanıtlanmıştır.
Keten tohumu, “Fitokimyasallar ve Fitofarmasötikler” e göre iyi bir kaynak olan flavon C-glikoziddir. Bu polifenolik bileşikler, lipid peroksidasyonunu, trombosit agregasyonunu ve kılcal geçirgenliği ve kırılganlığı inhibe ederek, daha düşük bir kardiyovasküler hastalık insidansına yol açar.
Keten tohumu, hem çözünebilir hem de çözünmeyen diyet lifi için zengin bir kaynaktır. Keten tohumu bu özelliği ile diyabeti olan kişilerde normal kan şekeri düzeylerini korumaya yardımcı olur.
Keten tohumu içinde bulunan çözünür lif, uygun gastrointestinal fonksiyonların korunmasında yardımcı olur ve çözünmeyen lif, serum LDL (kötü) kolesterol seviyelerini düşürerek kalbi sağlıklı tutmada önemli bir rol oynar.
Keten tohumu yağı sivilce, rosacea ve egzama vakalarında iltihaplı cilt bölgelerini iyileştirebilir. Bu yağın topikal uygulaması güneş yanıklarını etkili bir şekilde tedavi eder.
Keten tohumu yağı kırılgan saçları ve tırnakları tedavi edebilir ve parçalanmasını önleyebilir. Egzamanın neden olduğu tahriş olmuş kafa derisine karşı da etkilidir.
Keten tohumu, çoğu B kompleks vitaminleri ve E vitaminin yanı sıra magnezyum, potasyum ve demir gibi mineraller açısından zengindir. Sağlıklı cilt ve kemikler için E vitamini gereklidir. Potasyum sinir sağlığını korur ve demir, kırmızı kan hücrelerinin ve genel metabolizmamızı etkileyen birçok enzimin hayati bir bileşenidir.
Keten tohumu yüksek bir temel amino asit indeksine sahip olan ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu proteinlerin günlük alımının çoğunu sağlayan zengin diyet proteinleri kaynağıdır.
Keten tohumu, sadece balık yağı ile elde edilen, büyük bir omega-3 yağ asitleri kaynağıdır. Omega-3 yağ asidi vücuttaki iltihapla savaşan en aktif ajandır. Enflamasyon, kalp hastalıklarının, astımın, alerjilerin, diyabetin ve hatta bazı kanserlerin önde gelen nedenidir. Keten tohumu da nefrit vakalarında böbrek iltihabı oranını azaltmak için tavsiye edilmiştir.
Keten tohumu % 100 glutensizdir ve bu nedenle gluten intoleransı veya çölyak hastalığı olan kişiler tarafından yenilebilir. Bununla birlikte, keten tohumu içeren her ürünün, glutensiz olarak otomatik olarak onaylanmadığını belirtmek önemlidir.
Bu tohumlar ayrıca kilo vermede de yardımcı olabilir çünkü bunlar lif bakımından zengin ve diğer bazı sağlıklı yağları içerir. Ayrıca metabolizmayı geliştirmeye yardımcı olur, sindirim problemlerini azaltır.
Ketem tohumlarındaki omega 3 ve fiber, kan basıncını düşürebilir ve böylece felç, hipertansiyon ve diğer kalp rahatsızlıklarını önleyebilir.
Keten tohumu içinde bitki bazlı lignaların, omega 3’lerin, yağların ve fiberin varlığı, yağlanmayı teşvik eder ve kabızlığı önleyerek vücut sindirimini artırmaya yardımcı olur.
Keten tohumu içinde bulunan alfa-linolenik asit ve lignalar vücutta bağışıklık tepkisini arttırır ve romatoid artrit, sedef hastalığı ve lupus adı verilen bir otoimmün bozukluk olan enflamatuar hastalıkları önler.
Keten tohumu içinde bulunan ligandlar, östrojenik özelliklerinden dolayı hormon replasman tedavisine alternatif olarak kullanılabilirler ve böylece menopozdaki kadınlarda menopoz ve artrit semptomlarını azaltırlar.
Adet kanaması olan kadınlarda, düzenli keten tohumu tüketiminin, döngü değişikliklerini ve yumurtalık disfonksiyonunda bir azalmayı önlediği görülmüştür.
Keten tohumu tüketimi “kuru göz” sendromunu ve ayrıca, omega-3 yağ asitleri gözdeki hasarlı sinirlerin neden olduğu bir göz hastalığı olan maküler dejenerasyon riskini azaltabilir.