Doğu Asya ve Çin’de doğal olarak yayılış gösteren çalı biçimindeki kamkat; portakal, mandalina, bergamot, limon gibi Turunçgiller ailesinin bir meyvesidir. Biçimi tıpkı limona, rengiyse tıpkı portakala benzer. Ama limon ve portakalın kabuğunu soyarak yersiniz; kamkatın kabuğunu soymanıza gerek yoktur, meyveyi bütün olarak yemeniz gerekmektedir. Kokusu bergamotu andırır ve elinizde tuttuğunuz kamkatın kokusu uzun süre gitmez.
Kamkat, çiğ olarak tüketilebilindiği gibi, reçel, marmelat, meyve suyu, şekerleme, kek, pasta yapımında da kullanılır. Çin lokantalarında yemeğin sonunda yenen bir tatlı çeşidi. Kamkat C vitamini yönünden zengin bir bitki. 100 gramında 43.9 miligram C vitamini var. Kas ve doku oluşumu için gerekli olan bu vitamin diğer mineral ve vitaminlerin daha iyi kullanılmasına da yardım ediyor. Yine 100 gramı yendiğinde 71 kilokalori enerji ve 1,88 gram protein veriyor.
Kamkat, “turunçgiller ailesinin küçük mücevheri” olarak adlandırılıyor. Bizim kamkat adını verdiğimiz bu meyve, bilim dünyasında “fortunella” olarak adlandırılıyor. Fortunella adını, 1812 – 1880 yılları arasında yaşamış İskoçyalı bahçecilik uzmanı Robert Fortune’un soyadından köken alıyor. Robert Fortune, Çin’de yaşadığı yıllarda sürekli ilginç bitkileri toplamış ve İngiltere’ye dönüşünde de bu koleksiyonunu beraberinde getirmiş. Batı dünyası, bu birikimin içinde yer alan kamkatla, Fortune sayesinde tanışmış. Onu onurlandırmak amacıyla, bu bitkilerin cins adına Fortunella deniyor. Dünya halkları arasında da “kumquat ya da komquot” adlarıyla anılan meyveye “altın portakal” diyenler de var.
19. yüzyılda Avrupa ve Kuzey Amerika’ya giren kamkat, seralarda ve saksıda yetiştiriliyor. Hatta günümüzde süs bitkisi olarak balkonlarda, bahçelerde çevre düzenlemesinde de kullanılıyor. Dünyada Çin, Japonya, Amerika’da yaygın olarak; daha küçük ölçekte Porto Riko, Guatemala, Kolombiya, Brezilya; Güney Hindistan’da da yalnızca deniz seviyesinden yüksek yerlerde yetiştiriliyor. Avustralya ve Güney Afrika’daysa sınırlı olarak kültüre alınıyor.