Kendilerini kaçıranın kim olduğunu öğrenen Aziz, “Eğer savaşacaksam, düşmanımı görmem lazım” diyerek, Tahsin’den öğrendiği gerçek karşısında kaderine meydan okumaya karar verir.

Aziz, Salih’e yardım ettiği sırada yeni soru işaretleriyle karşı karşıya kalır. Her ziyaretinde gerçeğe doğru bir adım daha yaklaşırken, bulmak istediklerine daha dikkatli bakması gerektiğini Abdullah’ın yardımıyla kavramaya çalışacaktır.

Aziz nasıl bir oyunun içinde olduğunu öğrenmek için soluğu Tahsin’in yanında alır. Tahsin’in yıllar boyunca saklamak zorunda kaldığı ve en sonunda Aziz’e söylediği sır, Aziz’i geçmişin derinliklerine bakmak zorunda bırakır. Gördüklerinden hoşlanmayan Aziz için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Tüm bunlar olurken, tutunduğu umudun peşinden vazgeçmeden giden Kerem’in elde ettiği bilgiler onu annesine verdiği sözü tutmaya bir adım daha yaklaştırır.
Feride kendi soru işaretlerinin peşine takılır. Bütün yollar yine kolyesiyle ilgili gerçeği öğrenebileceği tek kişiye, yani Faik’e çıkar. Feride gerçekleri öğrenmeye çalışırken, Feride’nin kim olduğunu araştıran bir çift göz tarafından adım adım takip edildiğinden haberi yoktur.

Yolcu, Satranç-ı Urefa’da, “Hıyanet” adımına ilerlerken, herkes kendi ihanetinin peşinden sürüklenecektir. Aziz peşini bırakmayacak olan ve yüzleşmesi gereken gerçeği kabullenir. Aziz’in bu kararı, herkesin acı çekmesine ve Feride’ye veda etmesine sebep olacak olsa bile Feride’nin elinden bu karara saygı duymaktan başka bir şey gelmez.
İmkânsız bir aşkın içinde, kaderin kendilerine ördüğü ağlarla bağlanmaya başlayan ama aynı anda da çözülmeye çalışan iki kahramanımız verecekleri imtihanın henüz daha çok başındadır. Bu karmaşık ve sarp yolda ilerlemeye çalışırken, onları birbirlerine duydukları inanç bir arada tutacaktır.