Topuk Dikeni Nedir?
Aşırı kilolu, uzun bir süre sert bir zeminde ayakkabısız yani yalınayak dolaşan, sert bir tabanı bulunan ayakkabılar giymeyi tercih eden kişilerin maruz kaldığı bu sağlık sorunu; bitkisel ve tamamen doğal yöntemlerle de iyileşebiliyor.
Ayaklardan birini ya da her ikisini de etkileyebilen topuk dikeni, erken tanı ile tedavi edilebiliyor.
Ayağında genetik olarak şekil bozukluğu olan kişiler, risk altında olurken; rahatsızlık topuk bölgesindeki belirgin ağrı ve acıyla sinyallerini veriyor.
Topuk dikeni başlıklı bu yazımızda topuk dikeni belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? sorularını da kısaca yanıtlamaya çalışacağız.
Topuk Dikeni Belirtileri:
Ayak tabanında yırtılan bir zarın yürümek ve koşmak gibi tekrarlayan hareketler yüzünden iyileşmemesi; bu rahatsızlığın en önemli nedeni olarak kabul ediliyor.
Özellikle günün ilk saatlerinde yani sabahları daha da yoğun bir şekilde hissedilen ağrılar; kişinin sanki topuklarına taş ya da çivi batmış gibi acımasına yol açıyor.
Gün içerisinde hafifleyen bu ağrılar; kişi uzun saatler boyunca yürümek zorunda kaldığında ise daha da artıyor.
Belirtiler, kişiden kişiye ve rahatsızlığın şiddetine göre değişiklik gösterse de yaygın görülen belirtileri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Topuk bölgesinde ağrı ve acı,
- Ayak tabanlarında şişme
- Topuk bölgesinde şişlik
- Yürürken zorluk çekme
- Yürürken zorlanma
- Topuk bölgesinde iltihaplanma
- Topuk üzerine basarken zorlanma
Topuk Dikeni Neden Olur?
Oldukça sinir bozucu olabilen, kişide yürüme zorluğuna yol açan topuk dikeninin en önemli nedenlerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Topuklu ayakkabı giyme
- Aşırı kilolu olma
- Uzun süre egzersiz ve spor yapma
- Uzun saatler boyunca ayakta kalma
- Kalitesiz, ayak numarasına uymayan ayakkabılar giyme
- Eklem romatizması
- Ayağa aşırı yük bindiren işlerde çalışma
Yukarıdaki etkenlerden birkaçının varlığı, kişide hastalığın görülme riskini arttırıyor.
Topuk Dikeni Tedavisi:
Topuk dikeninin teşhisi amacıyla doktorlar, ortopedik muayeneye başvuruyor. Şayet, doktorlar; topuk dikeninden şüphelenirse röntgen ile kesin teşhis koyma yoluna gidiliyor.
Topuk dikeninin tedavisinde ise doktorlar, öncelikle ağrı kesici kremler reçete ediyor. Hastanın topuk bölgesine önce soğuk tampon uygulaması ardından da ağrı kesici kremleri her gün düzenli olarak ve parmaklarıyla masaj yaparak, topuklarına sürmesi gerekiyor.
Günde 3-4 sefer tekrar edilmesi gereken soğuk tampon ve masaj işlemlerinden sonra hastalık, 3-4 hafta gibi bir süre içerisinde iyileşiyor.
Hastalığın tedavisinde yararlanılan yöntemleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
- Enjeksiyon tedavisi:
Soğuk tampon ve masaj uygulamalarından hastanın sonuç alamadığı durumlarda doktorlar, enjeksiyon tedavisine başvuruyor.
Enjeksiyon tedavisinde öncelikle hastanın hiçbir şekilde ağrı ve acı hissetmemesi adına ayak bileğine ve topuklarına uyuşturucu iğne yapılıyor.
Enjeksiyon tedavisi ile hastanın topuklarındaki iyileşmeyen zarın iyileşmesini hızlandırmak amaçlanıyor.
Genellikle ilk uygulama ile ağrı ve acı dindirilse de tek seferde iyileşmenin elde edilemediği hastalarda 10-15 gün sonra işlem tekrar edilebiliyor.
- Şok dalga tedavisi:
Enjeksiyon tedavisinden de istenilen sonucun alınamaması durumunda alternatif olarak, şok dalga tedavisinden yararlanılıyor.
Bu tedavide topuk bölgesindeki iyileşmeyen dokunun iyileşme süresini kısaltmak adına topuk, tahrip ediliyor yani topukta kontrollü bir şekilde kanama başlatılıyor.
Son derece işe yarayan bu tedavi ile hastalık semptomları en aza indirgendiği gibi iyileşme de hızlandırılmış oluyor.
Yani topuk dikeni tedavisinde genellikle ameliyata gerek kalmıyor.
- Topuk Dikeni Terliği:
Topuk dikeninin tedavisinde özel bir yeri bulunan topuk dikeni terliği, tamamen kaliteli malzemelerden, özel, esnek, yumuşak ve silikonlu deriden imal ediliyor.
Topuklara destek sağlayan ve burun kısmı geniş olan bu terliklerin anti bakteriyel ve hijyenik olmaları da hastalığın tedavisinde önem arz ediyor.
Hastaların her gün evdeyken bu terliği giymeleri, hastalıklarını daha kısa bir sürede atlatabilmelerini sağlıyor.
Aynı zamanda hastaların evdeyken yalınayak yürümekten kaçınmaları, dışarıdayken ise sert tabanlı değil de yumuşak tabanlı spor ayakkabılar giymeleri gerekiyor.