Herhangi bir enfeksiyon geçirmediniz; ama boyun, koltuk altı ve kasığınızda şişlikler mi oluştu. Üstelik küçülmüyor aksine her geçen gün büyüyor mu? Paniğe kapılmayın ve bir hematoloji uzmanına gidin. Zira ele gelen ve 1 santimin üzerine çıkan bu şişlikler lenf bezleri tümörünün habercisi olabilir. Tedavi edilebilen lenfoma ne kadar erken teşhis edilirse tedavi şansı o kadar artıyor. Acıbadem Üniversitesi Kemik İliği Nakli Merkezi Sorumlusu ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Hemotoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, lenfomanın belirtileri, çeşitleri ve tedavi yöntemlerini anlattı.
Lenf bezleri vücudun en önemli savunma mekanizmalarından biri. Vücudumuzda bulunan binlerce lenf bezi, enfeksiyon ve hastalıklara karşı direnmemizi sağlayan bağışıklık sisteminin en önemli parçası. Yaşanan enfeksiyonlar sırasında lenf bezleri büyüyor. Hastalık sona erdiğinde ise yeniden eski boyutlarına dönüyor. Bu durum son derece normal olan bir mekanizmanın göstergesi. Lenfoma ise lenf bezlerinin kötü huylu tümörleridir. Ancak birçok kişi yaşadığı bir kulak burun boğaz enfeksiyonu sırasında boynunda oluşan bir şişliğin lenfoma olduğundan şüphelenerek doktora gidebiliyor. Paniğe kapılmadan lenfomanın belirtilerini akılda tutmak gerekiyor. Lenfomanın başlıca belirtileri şöyle sıralanabilir:
Kanın ulaştığı her yerde oluşabilen lenf tümörlerinin büyük bir çoğunluğunda altta yatan bir neden saptanmıyor. Ama lenfoma olan kişilerin küçük bir bölümünde altta yatan nedenler arasında daha önce maruz kalınan radyoterapi, kimyasal madde örneğin; benzen içerikli maddeler, viral enfeksiyonlar gibi nedenler olabiliyor. Büyük bir bölümünde lenf bezinin içindeki aktiviteden sorumlu olan genlerde tesadüfen bir kırılma olduğu saptanıyor. Oradaki hücreler bağımsızlığını ilan ediyor, çoğalıyor, diğer lenf bezlerine yayılıyor.
Lenfomalar, hodgkin ve non-hodgkin lenfoma olarak iki türde olmalarına karşın özellikle Non-Hodgkin lenfomaların onlarca çeşidi bulunuyor. Non-hodgkin lenfomalar ayrıca yayılma olarak çeşitlerine göre üç ayrı şekilde hareket edebiliyor. Bunlardan bir çeşidinde, hastalık çok hızlı büyüyor ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Kişi acilen hastaneye yatmak zorunda kalabiliyor. Diğer bir çeşidi aylar haftalar içinde orta hızla ilerliyor. Bir başka türü ise daha yavaş ilerliyor ve hatta hayat boyu tedaviye bile gerek duyulmuyor. Başlıca üç grubun içinde de onlarca çeşit lenfoma tespit ediliyor. Bu nedenle incelemelerin çok ayrıntılı bir şekilde yapılması gerekiyor.
Lenfoma tedavisinde kemoterapi ve kök hücre nakli gibi yöntemler kullanılıyor. Tedavi yöntemleri çeşitlerine göre farklılık göstermekle birlikte lenfoma tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık. Ancak her rahatsızlıkta olduğu gibi erken teşhis lenfoma tedavisinde de büyük önem taşıyor. Hodgkin lenfomaların 1’inci ve 2’nci evresinde 5 yıllık sağlıklı yaşam süresi yüzde 80, 3’üncü ve 4’üncü evrede ise yüzde 60 civarında. Non-hodgkin lenfomalarda ise kurtuluş oranları rahatsızlığın çeşidine göre değişiyor ve yüzde 60’a yakını tamamen kurtulabiliyor. Tedaviye yanıtsız hastaların ise yüzde 30’a yakını yüksek doz kemoterapi ve hastanın kendisinden toplanan kök hücre nakliyle kurtulabiliyor. Ayrıca son 10 yılda geliştirilen birçok yeni ilaç sayesinde lenfoma için tedavinin başarısında gelecek vadeden sonuçlar bekleniyor.