Düşünün ki, kafanızı kazayla bir yere çarptınız ve birkaç gün kendinize gelemediniz. Uyandığınızda ise her şeyi farklı görmeye başlıyorsunuz. Birden hiç çalamadığınız müzik aletlerini çalmaya, resim yapmaya ya da çözülemez matematik sorularını çözmeye başlıyorsunuz. Bu bir şehir efsanesi değil, gerçek ve aslında bir hastalık.
On dokuzuncu yüzyıl kadar geç bir tarihte “savant” sözcüğünün anlamı günümüzde kullanılan biçiminden çok farklıydı. Bilgili bir insan için söylenecek en yüksek övücü sıfattı. 1927 tarihli The Natural History ofa Savant adlı kitabın yazarı Charles Richet’ın dediği gibi bir savant çeşitli alanlarda ustalaşmış, soyut fikirler edinmiş, “enerjisini gerçekleri bulmaya vakfetmiş” olan kişiydi.
Ne var ki, son yüzyılda sözcüğün anlamı değişti. 1887 yılında adını taşıyan kromozom bozukluğuyla tanınan John Langdon Down, “idiot savant” sözcüğünü ilk kez kullanmıştı. Pek kibar bulunmayan “idiot” sözcüğü zamanla tanımın dışında kaldı. Savant sendromu, Otistik savant, matematik, müzik veya görsel alanda yetenekli çoğunlukla otistik hastaların yaşadığı ancak başka hastalıkların da sebep olabildiği sendroma verilen addır.