Balık Yemenin Faydaları!

Omega-3 deposu olan balık, kış mevsiminin en sağlıklı yiyeceği. Zengin içeriğiyle vücudu adeta yenileyen balık, beyin gelişiminden depresyon tedavisine kadar katkı sağlıyor.

Maksimum fayda sağlayabilmek adına balıklarda pişirme şekli oldukça önemlidir. En sağlıklı pişirme şekilleri vitamin ve mineral kaybını en aza indiren buğulama, fırınlama, ızgara şeklindedir.

• ÇOK ÇEŞİTLİ BESİN ÖĞESİNİ BİR ARADA İÇERİR: En belirgin özelliği olarak omega-3 ile öne çıksa da; kaliteli protein, iyot, D vitamini açısından oldukça zengindir. Bu bileşenleri bu denli iyi oranda içeren başka bir besin bulunmamaktadır. D vitamini ve omega-3 açısından yağlı balıklardan somon, alabalık, sardalya, uskumru çeşitleri öne çıkmaktadır.
• KALP KRİZİ VE FELÇ RİSKİNİ AZALTMAYA YARDIMCI OLUR: Dünya çapında ölüm nedenlerine bakıldığında ilk sıralarda yer alan bu iki dolaşım sorununun önüne geçmek için düzenli balık tüketmek gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 40.000 kişi ve üzerinde yapılan bir çalışmada; haftada bir ya da 2 porsiyon balık tüketen erkeklerin kalp krizine yakalanma riski %15 daha düşük bulunmuştur. Araştırma sonuçları bu özelliğin yüksek omega-3 içeriği ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
• BEYİN GELİŞİMİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR: Hamile ve emziren annelerin sıklıkla duydukları omega-3 yağ asitlerinden DHA; özellikle beyin ve göz dokusunun gelişiminde son derece önemlidir. Hamile ve emziren annelere sıklıkla balık tüketimi önerilir. Tek dikkat edilmesi gereken nokta, bazı balıklar yüksek cıva içeriğine sahip olabilmektedir. Haftada 400 gramı geçmeden, tercihen somon, sardalya, alabalık gibi daha düşük cıvalı balıkları tüketmek, midye gibi kabuklu deniz ürünlerinden uzak durmak önemlidir.
• BEYİN FONKSİYONLARININ GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAR: Beyin fonksiyonları yaş arttıkça azalmaktadır. Hafif zihinsel dalgalanmalar ve düşüşler normal karşılanmaktadır ancak bir de nörodejeneratif hastalık türlerinden alzheimer gibi hastalıklar da vardır. Düzenli balık tüketimi bu hastalıklara yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır.

• DEPRESYONUN ÖNLENMESİNE VE TEDAVİSİNE KATKI SAĞLAR: Depresyon yaygın görülen zihinsel bir durumdur. Beyindeki gri madde de zihinsel ve duygusal durumları yönetmede etkilidir. Balık tüketimi içerdiği bileşenler sayesinde bu gri maddeyi artırmaya yardımcı olmaktadır. Ayrıca son çalışmalara göre bipolar bozukluk durumu düzenli balık tüketimi ile daha kolay kontrol edilebilmektedir. Bu da yine balığın içerdiği omega-3 içeriği ile ilişkilendirilmiştir.
• D VİTAMİNİ ALIMINA DESTEK OLUR: D vitamini insan vücudunda steroid bir hormon gibi işlev görmektedir. Tüm dünya genelinde sık görülen D vitamini eksikliği/yetersizliği düşünüldüğünde düzenli balık tüketmek şarttır. D vitaminini besinler ile vücudumuza almak oldukça zordur. En iyi D vitamini içeren balıklar morina balığı (özellikle de karaciğeri) ve somon balığıdır. Fazla güneş göremeyen ve düzenli balık tüketmeyenlerin takviye olarak D vitamini almaları gerektiğini hatırlatmadan geçememek gerekir.

• OTOİMMÜN HASTALIK GELİŞİM RİSKİNİ AZALTMAYA YARDIMCI OLUR: Otoimmün hastalık dediğimizde; bağışıklık sistemimizin kendi hücrelerine nedensiz saldırısı şeklinde aklınızda kalabilir. Örnek vermek gerekirse Tip 1 diyabet bu tür bir hastalıktır. Araştırmalara göre; tip 1 diyabet, romatoid artrit, multiple skleroz gibi otoimmün hastalıklarda düzenli balık tüketimi hastalığın kontrolünü kolaylaştırmaktadır.
• ÇOCUKLARDA ASTIM HASTALIĞININ ÖNLENMESİNE YARDIMCI OLABİLİR: Astım hastalığı; solunum yollarının kronik inflamasyonu sonucunda gelişmektedir. Yapılan çalışmalarda düzenli balık tüketimi çocuklarda astım hastalığı gelişimini %24 oranında engellemektedir. Ancak erişkinler üzerinde yapılan araştırmalarda anlamlı sonuçlara ulaşılamamıştır.
• GÖZ SAĞLIĞINI KORUMAYA YARDIMCI OLUR: Özellikle yaş ilerledikçe gerçekleşen maküler dejenerasyon yani gözlerin tabakalarında meydana gelen hasar sonucunda görme bozuklukları, görüş açısı kaybı gibi durumları yavaşlatmak düzenli balık tüketimi ile mümkündür. Bir çalışmada düzenli balık tüketen kadınlarda maküler dejenerasyon riski %42 oranda azalma ile kendini göstermiştir.