Tüm hafta sonunu evde geçirmenize neden olan dizi film platformu Netflix’te Kasım ayında neler var bir bakalım…
Yılın sonlarına yaklaştığımız bu aylarda Netflix Türkiye, Kasım ayında başlayacak fil ve dizlierin listesini yayınladı. İşte o merakla beklenen liste…
Sam, 18 yaşında otizm hastası bir gençtir. Kendi yaşıtları gibi yaşama arzusu olan Sam, bağımsızlık arayışı içindedir ve artık bir kız arkadaşı olsun ister. Terapisti, kişisel sorunlarını aşmasında Sam’i heveslendirirken, annesi çocuğunun büyüdüğünü kolay kolay kabul etmez. Sam’in babası ise annesinin aksine onun kendisini bulmasına yardımcı olmaya çalışır.
Otistik çocuğu olan bir ailenin hikayesinin anlatıldığı komedi türündeki dizinin başrollerinde Keir Gilchrist, Jennifer Jason Leigh, Brigette Lundy-Paine ve Amy Okuda yer alıyor.
Shakespeare’in oyunundan uyarlanan The King filminde Hal, dikbaşlı bir prenstir. Aynı zamanda İngiltere tahtının da varisidir. Ancak tahta ve ailesine sırtını dönmüş, sıradan halkın arasında yaşamını sürdürüyordur. Tiran bir kral olan babası öldüğünde ise Kral Henry V olarak tahta geçmek zorunda kalır. Şimdi, kaçtığı o hayatı sahiplenmek zorunda kalacaktır. Genç kralın sarayda olup bitenleri yeniden düzenlemesi, babasının ardında bıraktığı savaş ve kaosun altından kalkması gerekecektir. Ayrıca geçmişinde ona akıl hocalığı yapan ve şimdilerde alkolik bir şövalye olan John Falstaff ile geçmişi yeniden oraya dökülecektir.
Dünyanın en ünlü ve zeki dedektiflerinden Sherlock Holmes (Robert Downey Jr.) ve ‘ortağı’ Dr. Watson (Jude Law) bu sefer Londra’nın dışına çıkarak Fransa, Almanya ve İsviçre’ye yol alacakları yeni ve tehlikeli bir maceraya sürükleniyorlar. Onlardan hep bir adım önde olan kurnaz ve vicdansız Profesör Moriarty (Jared Harris) ise -ki Holmes en zeki olma unvanını ona kaptırmak üzere- büyük bir laneti değiştirecek planların peşindedir. Kahramanlarımız ise ne olursa olsun Moriarty durdurmaya kararlı…
Mel Gibson?un Max Rockatansky adında bıkkın bir polisi canlandırdığı film, peşine düştüğü çetenin yardımcısını öldürmesinden sonra kendisini ve ailesini hayatta tutmak için harekete geçen bir polisin hikayesini anlatıyor.
Deneyimli yönetmen Joe Wright’ın yönetmenliğini üstlendiği film, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Winston Churchill’in, Hitler’in ordusuna karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Churchill, hayatının belki de en büyük sınavından geçecektir. Hayatında zor ve geri dönüşü olmayan ikilemlerden birini yaşar. Ya Nazi Almanyası ile barışçıl bir antlaşma yolu bulmaya çalışmalıdır ya da milletinin bağımsızlığı ve idealleri için Nazilerin karşısında sımsıkı durmalıdır. Durdurulamaz Nazi güçleri Batı Avrupa’da ilerlerken ve istila tehditi kapıdayken, bir yanda şüpheci bir Kral, bir yanda da kendisi karşıtı planlar yapan partisi varken Churchill bu zor zamanlarda dik durmalı, bir ulusu ayağa kaldırmalı ve dünya tarihinin ilerleyişini değiştirmelidir.
17 yaşında bir genç olan James tam anlamıyla bir psikopattır. Çocukluğundan itibaren sıra dışı olmuş hep tehlikeli işlere kalkışmıştır. Okul hayatını pek sevmese de planı için kurban seçebileceği en ideal yerdir. Onlarca öğrenci arasından öldürebileceği birini aramaya başlayan James sonunda Alyssa’da karar kılar. Kurbanına önce güven vermesi gerektiğini düşünen James ona aşıkmış gibi davranmaya başlar. Alyssa, maceraya aç bir asidir. Yaşadıkları yerden sıkılmış yeni yerler keşfetmek, yeni maceralara atılmak ister. İkisinin baş başa çıkacakları bu yolculukta planını daha rahat uygulayabileceğini düşünen James, Alyssa ile yola koyulur. Talihsizliklerle dolu bu yolculukta planlar değişir ve James Alyssa’ya aşık olur.
Küçük bir kasaba olan Gracetown yüz yılda bir kez meydana gelen büyük bir kar fırtınası ile karşı karşıyadır. Tam da Noel arifesine denk gelen bu fırtına, insanların evlerine hapsolmasına neden olur. Birkaç lise öğrencisi ise bu durumu güzel bir fırsata çevirmeyi planlar. Bir araya toplanan gençler, dışarısı ne kadar soğuk olsa da kendilerine sıcacık bir ortam oluşturur. Bu durum onların ilişkilerini testten geçirip yeniden şekillendirmelerine neden olur.
Western türündeki film, İç Savaş’ın bitmesinden altı, sekiz ya da 12 yıl sonra, bir grup yabancının, tipiden kurtulmak için dağdaki bir konaklama yerine sığınmasını ve gizli bağlılıkların hayatta kalmalarını tehdit ettiğini anlamalarını konu ediyor. The Hateful Eight’te bir posta arabası, kış soğuğu yaşayan Wyoming’den geçer. Yolcular, cellat John Ruth ve yakaladığı kaçak Daisy Domergue, Domergue’nun adalete teslim edilmesi için Ruth’un “Cellat” olarak bilindiği Red Rock kasabasına hızla yol alır. Yolda iki yabancıyla tanışırlar: Biri, kötü şöhretli bir ödül avcısı olan, zenci bir eski federasyon askeri Binbaşı Marquis Warren ve diğeri de kasabanın şerifi olduğunu iddia eden güneyli haydut Chris Mannix.
Tipide yollarını kaybeden Ruth, Domergue, Warren ve Mannix, bir dağ geçidindeki konaklama yeri olan Minnie’s Haberdashery’ye sığınır. Minnie’s’e vardıklarında onları mekânın sahibi değil, dört yabancı karşılar: Minnie annesini ziyaret ederken Minnie’s’e göz kulak olan Bob, Red Rock celladı Oswaldo Mobray, Kovboy Joe Gage ve Müttefik Sanford Smithers. Fırtına, dağdaki konaklama yerini etkisi altına alırken, sekiz gezginimiz, Red Rock’a hiç varamayabileceklerini öğrenir.
II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımın ardından İngiltere siyasi karışıklık içindedir ve bu zorlu dönemde tahta bir kadın geçmektedir. II. Elizabeth’in tahta geçmesi ile yeni bir dönem başlayacaktır. Kraliçe II. Elizabeth’in tahttaki ilk yıllarının perde arkasının konu edildiği dizide, siyasi rekabetler, aşk ve 20. Yüzyılın ikinci yarısına şekil veren olaylar anlatılıyor.
Dizide Kraliçe II. Elizabeth rolünü Claire Foy canlandırıyor. Senaryosunu Peter Morgan’ın kaleme aldığı dizinin yapımcılığını ise Andy Harries üstleniyor.
1945 yılında yaşayan, evli bir savaş hemşiresi olan Claire Randall; gizemli bir şekilde 1743 yılına yolculuk eder ve romantik bir İskoç savaşçısı olan Jamie Fraser ile evlenmek zorunda kalır. Claire zamanla Jamie’ye bir şeyler hissetmeye başlayacak ve iki farklı zamandan, iki farklı erkek arasında kalacaktır.
Aşk, bilim kurgu, tarih ve maceranın tek bir hikayede buluşması olarak tanımlanan Outlander; Diana Gabaldon’ın aynı isimli çoksatan kitabından uyarlandı.
Gizem türündeki “High Seas”, 1940’lı yıllarda Bárbara de Braganza adlı gemiyle Rio de Janeiro’ya doğru yola çıkan insanların hikayesini işliyor. Birden çok amaca ve sırra sahip olan yolcular, kabaran dalgaların etkisi altına girmekten kurtulamayacaktır. Netflix’te izleyici karşısına çıkan dizinin başlıca rollerini Jon Kortajarena, Cattle Ivana, Alejandra Onieva, Jose Sacristán ve Eloy Azorín paylaşıyor.
The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatına odaklanıyor. II. Dünya Savaşı’nda görev almış eski bir asker olan Frank Sheeran, yıllar boyu Bufalino suç örgütü için çalışmıştır. Birçok ünlü isim için dolandırıcılık, tetikçilik yapan ve ‘İrlandalı’ lakabı ile anılan Sheeran, aynı zamanda işçi sendikası memurudur. Frank Sheeran’ın hayatından kesitlerin sunulduğu filmde, Amerikan tarihinin en gizemli suç olaylarından biri olan işçi lideri Jimmy Hoffa’nın ortadan kayboluşuna da değiniliyor.