Karaciğer yağlanması, çeşitli nedenlere bağlı olarak karaciğerde yağ toplanması şeklinde gelişen yaygın bir hastalıktır. Sağlıklı insanlarda karaciğerde az miktarda yağ bulunması normaldir ve bu düzey korunduğu sürece bireylerde herhangi bir olumsuzluk ortaya çıkmaz. Fakat sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve kötü alışkanlıklar nedeniyle bu yağ miktarının aşırılaşması sonucunda karaciğer yağlanması oluşur. Türkiye’de her 4 bireyden birinde karaciğer yağlanması görülmekle birlikte bunların bir kısmında karaciğerde fonksiyonel veya yapısal bozukluklar da ortaya çıkmaktadır. Karaciğer harabiyetine kadar varabilen ciddi sonuçlara yol açabilmesi nedeniyle ciddiye alınması ve tedavi edilmesi gereken bir sorundur.
Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde normalin üzerinde yağ birikmesi sebebiyle ortaya çıkan bir karaciğer hastalığıdır. Oluşan bu yağlanmanın derecesi arttıkça karaciğerde iltihaplanmalar oluşmaya başlar ve organ fonksiyonlarında azalma meydana gelir. Bu durum karaciğer hücrelerinde harabiyete (nekroz) neden olabilir, karaciğer kanseri ve siroza kadar varabilen ciddi karaciğer hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Hepatosteatoz olarak da adlandırılan bu hastalık sinsice ilerler ve belirli bir düzeye ulaşana kadar genellikle belirti vermez. Erken evre karaciğer yağlanmaları genellikle farklı bir nedene yönelik olarak yapılan ultrasonografik incelemeler esnasında tesadüfen tespit edilir. Fakat ilerledikçe hastalık hem kendisi, hem de yol açtığı farklı hastalık türleri nedeniyle belirtiler vermeye başlar. Karaciğer sağlığı üzerinde çok ciddi bir tehdit oluşturan bu hastalık teşhis edildiği andan itibaren tedavi edilmeye başlanmalı ve bu tanıyı alan hastalar düzenli olarak kontrolden geçirilmelidir.
Karaciğer yağlanması özellikle erken evrelerinde ise kendine has bir belirtiye sahip değildir. Genellikle belirti vermez ve hastaların günlük yaşamında herhangi bir sorun yaşamalarına neden olmaz. Fakat hastalık ilerledikçe ve yağlanma düzeyi arttıkça bazı hastalar karnın sağ üst kısmında basınç ve doluluk hissetmeye başlar. Bu durum büyüyen karaciğerin çevre doku ve kemiklere yaptığı baskıdan kaynaklanır. Karaciğerinde ileri derecede yağlanma ve büyüme olan bir hastada karaciğer kaburgaların arasına doğru basınç yaptığından hastalığın hekim tarafından yapılacak fiziki muayene esnasında bile tespit edilebilmesi mümkündür. Bunun haricinde yaygın görülen karaciğer yağlanması belirtileri şunlardır:
Karaciğer yağlanması ciltteki belirtileri ile de kendini gösterebilen bir hastalıktır. Nadir olarak görülen bu belirtiler yağlanmaya bağlı olarak oluşmuş bir karaciğer hastalığı bulunan bireylerde görülür. Kaşıntı, buna bağlı olarak gelişen kızarıklık ve pullanmalar karaciğer yağlanmasının ciltteki bazı belirtileridir. Bu nedenle bu gibi sorunlar yaşayan bireyler bir karaciğer hastalığına sahip olabileceklerini göz önünde bulundurarak gerekli kontrol ve tetkikleri yaptırmalıdır.
Karaciğer, vücutta yağ metabolizmasında önemli görevlere sahip olan bir organdır. Çalışma düzeni ve enzim dengeleri çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulduğunda karaciğer yağlanmaya ve büyümeye başlar. Bu durumun gelişiminde rol oynayan pek çok etken mevcuttur. Bunların başında sağlıksız beslenme yer almaktadır. Gün içerisinde tüketilen besin türleri, günlük alınan yağ miktarı, öğün aralıkları ve yapılan öğünler ile uyku vakitleri arasındaki süreler gibi beslenmeye ilişkin pek çok faktör sağlıklı ve dengeli bir şekilde ayarlanmadığında karaciğer yağlanmasının gelişme ihtimali oldukça yükselir. Bunun haricinde karaciğer yağlanması oluşumunda risk faktörü olan etkenler şunlardır:
Karaciğer yağlanmasının görülme sıklığı kadın ve erkek bireylerde hemen hemen aynıdır. Fakat orta yaş ve üzerindeki bireylerde bu hastalığa yakalanma olasılığı gençlere oranla çok daha yüksektir. Yetişkin bireylerin yaklaşık %30’unda görülen karaciğer yağlanması her 10 kişiden birinde karaciğerde enzimatik dengenin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
Karaciğer yağlanması, temel olarak 3 farklı duruma bağlı olarak oluşur. Bunlar gebeliğe bağlı olarak gelişen akut karaciğer yağlanması, alkol kullanımına bağlı olarak oluşan yağlanma ve alkol ya da gebeliğe bağlı olmayan basit karaciğer yağlanmasıdır. Temel olarak bu 3 grup altında incelenen hepatosteatozda hastalığın ilerlemişlik düzeyine ve türüne göre belirlenen evreler mevcuttur. Karaciğer yağlanmasının evreleri şunlardır:
Obezite ve tip-1 diyabet hastalarında kan lipidlerinin yükselmesi (hiperlipidemi) ve karaciğer enzimlerinin kandaki seviyelerinin normalin üzerinde olması karaciğer yağlanmasına ilişkin ön tanının koyulabilmesi için yeterlidir. Hastanın sürekli alkol kullanma alışkanlığı yok ise bu tablo yüksek ihtimalle basit karaciğer yağlanmasını işaret eder. Yapılacak kan testlerinde Hepatit B ve C virüslerine yönelik araştırmalar da yer almalıdır. Karaciğer yağlanmasının kesin olarak teşhis edilebilmesi için karaciğer ultrasonografisi, tomografisi, manyetik rezonans (MR) ve karaciğer biyopsisi uygulamaları yapılır. Tedavi sürecinin ne şekilde planlanacağına hastanın hepatosteatoza eşlik eden diğer hastalıkları, yağlanmanın evresi ve ne kadar süredir devam ettiği, kan bulguları gibi faktörler değerlendirilerek hekimler tarafından karar verilir. Karaciğerde oluşan yağlanmanın ilerleyişinin durdurulması ve yağlanmanın ortadan kaldırılmasına yönelik bir tedavi süreci derhal başlatılarak hastanın düzenli olarak kontrolden geçirilmesi sağlanmalıdır.
Basit karaciğer yağlanması olduğu düşünülen hastalarda tanı veya ön tanı koyulduktan sonra ideal kilosunun üzerinde ya da obezite seviyesinde olan hastalar öncelikli olarak bir diyetisyene yönlendirilerek diyete başlaması, düzenli olarak egzersiz yapması sağlanmalıdır. Diyabet hastalarında oral diyabet önleyici ilaçlar ve gerekli ise insülin uygulamaları ile kan şekeri regülasyonu sağlanmalı ve düzenli takip edilmelidir. Hiperlipidemisi bulunan hastalarda kan lipidlerini dengelemeye yardımcı ilaçların kullanımı gerekebilir. Bu tedaviye uyum sağlayan hastalarda basit karaciğer yağlanması kolaylıkla tedavi edilebilir. 6 ay süresince bu şekilde uygulanacak olan bir tedavi sürecinin ardından karaciğer enzimlerindeki yüksekliği devam eden hastalara karaciğer biyopsisi uygulanmalı ve hastalığın evresi, karaciğerde yol açtığı hasarın düzeyi konularında gerekli araştırmalar yapılır. Birinci evre yağlanmanın geri dönüştürülebilmesi daha kolay iken fibrozis ve siroz gelişmiş karaciğerde yağlanmanın geri dönüştürülebilmesi çok uzun yıllar gerektirebilmektedir. Bu hastalarda hekim tarafından önerilecek olan tedavi planına ek olarak düzenli egzersiz, diyet ve kan şekeri kontrolüne yaşam boyunca özen gösterilmelidir. Ayrıca evresi ne olursa olsun karaciğer yağlanması hastaları sigara ve alkol kullanımından tamamen kaçınmalıdır.
Karaciğer, vücudumuzda önemli görevlere sahip olan ve hayati fonksiyonların yerine getirilmesinden sorumlu olan bir organımızdır. Bu nedenle karaciğer sağlığının korunması yaşam süresi ve kalitesi açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Yaş grubuna göre 3 veya 6 ayda bir yaptırılması gereken rutin kan testlerinizi ihmal etmeyerek karaciğer sağlığınız hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Eğer siz de karaciğer yağlanması tanısı aldıysanız bir sağlık kuruluşuna başvurarak hastalığınıza ilişkin detaylı muayeneden geçebilir, yağlanmanın düzeyine göre hekiminiz tarafından önerilecek olan tedavi planına uyarak karaciğerinizin sağlığını koruyabilirsiniz.