Çoğunlukla bir yaşlılık belirtisi olan kulak çınlamasının görülme sıklığı yaş ile birlikte artar. Nüfus genelinin %17’si bu şikayetten yakınırken, kulak çınlaması yaşlı nüfusun %33’ünü etkiler. Sıklıkla 40 ile 70 yaş aralığında görülür. Ancak tüm yaş gruplarında da görülebilir. Anatomik ve fonksiyonel değişikliğe bağlı görülebilen kulak çınlaması; uzun süre yüksek sese ya da çok sessiz ortama maruz kalınmasının yanı sıra travma sonrası da başlayabilir. Bazen işitme ile ilgili bir sorun olmamasına rağmen ortaya çıkabilir.
Kulak çınlaması ya da tıptaki adı ile tinnitus gerçekte akustik bir uyaran olmaksızın, hastanın bir ses algılaması olarak tanımlanır. Bu ses değişik ton, özellik ve karakterde olabilir. Çoğu zaman çınlama gibi duyulan ses, bazen uğultu, çan, rüzgâr veya ıslık sesi, makine gürültüsü, hışırtı, nabız sesleri gibi tarif edilir. Hastalıktan ziyade semptom yani belirti olarak değerlendirilir ve ele alınır. İşitme sisteminin en sık karşılaşılan belirtisidir. Bu yakınmalar ruhsal sorunlara yol açacak, hayat kalitesini ileri düzeyde bozacak kadar şiddetli olabileceği gibi bir kaç dakika içerisinde de geçebilir. Bazı durumlarda psikiyatriyi ilgilendiren halüsinasyonlarla karıştırılmaması önemlidir. Genellikle bu durum sadece hastanın kendisi tarafından hissedilirken, bazı durumlarda özel tekniklerle muayene eden hekim tarafından duyulabilir.
Kulak çınlaması kulakta duyulan ince ve tiz bir ses duyulması durumudur. Oldukça yaygın rastlanan kulak çınlamasında çan sesine benzer bir ses işitilir. Durumdan şikâyetçi olan hastadan başkası bu sesi duymaz. Kulak çınlaması bir hastalık olmadığından başlı başına bir belirti olarak kabul edilir.
Normal kulak çınlaması bir haftadan ve beş dakikadan az sürebilir. Bu oldukça yaygın ve normaldir. Fakat patolojik çınlama belirtilen süreden daha uzun sürer, sürekli kulak çınlaması gibi durumlara genellikle işitme kaybı da eşlik eder. Sadece hasta tarafından duyulan subjektif kulak çınlamasının pek çok nedeni olabilir. Bir kulak kirinin çınlamaya sebep olabileceği gibi, uzun süre yüksek ses maruz kalma, yabancı cisim, kulak zarında delinme, orta kulak iltihabı, orta kulakta sıvı birikmesi, iç kulak hücrelerinin zarar görmesi, orta kulakta bulunan kemiklerin eklemlerinde sertleşmesi de çınlamaya neden olabilir. Ayrıca işitme kaybı, alerji, tansiyon oynamaları, meniere denen kulak içi tansiyonu, şeker hastalığı, anemi, menopoz dönemi, hormon değişiklikleri, baş ve boyun bölgesinde yaşanan travmalar, tiroid, anevrizma denen damar genişlemeleri, işitmeyi sağlayan sinirlerde bulunan tümör, yanlış ilaç kullanımı, nörolojik ve metabolik ve psikiyatrik hastalıklar da “Kulak çınlaması neden olur?” sorusuna cevap olarak verilebilir. Günümüzde yüksek sese maruz kalma kulak çınlamasının en sık rastlanan nedeni olarak görülür. Pek çok kişi farkında olmasa da kalabalık şehirlerde oluşan trafik ve şantiye gürültüsüne, endüstriyel gürültüye, güçlü alarm seslerine maruz kalmak kulak çınlamasını tetikler. Ayrıca yüksek sesle müzik dinlemek de bu nedenlere eklenebilir. Dışarıdan özel teknikler muayene ile hekim ya da diğer kişiler tarafından duyulan objektif tinnitus ise vasküler, yani damar hastalıkları, nöromusküler yani kas hastalıkları ve lokal enflamasyon bölgesel iltihaplanma gibi farklı pek çok nedenden kaynaklanır. Tüm bunlar kulak çınlaması sebepleri arasında yer alır.
Kulak çınlaması çeşitleri şikayetin karakteristiğine, nedenlerine ve şiddetine göre sınıflandırılır. Karakteristiğine göre çeşitlerine bakıldığında objektif ve subjektif çınlama karşınıza çıkar. Ayrıca işitsel halüsinasyonlar da elenmelidir. Objektif kulak çınlaması hastanın kendisi tarafından ve dışarıdan duyulabilen sesler olarak nitelenir. Genellikle dışsal çınlama, işitsel çınlama şeklinde adlandırılır. Subjektif kulak çınlaması ise hastanın kendisinden başka kimsenin duymadığı bir nevi hayali olan ses duyulmasıdır ve işitsel olmayan çınlama olarak da adlandırılır. Nedenlerine göre bakıldığında ise subjektif çınlama, kulak kaynaklı olabileceği gibi metabolik ya da nörolojik bir hastalığın sonucu oluşabilir. Objektif çınlama ise damar ya da kas hastalıklarına bağlı yaşanabilir. Şiddet düzeyine göre bakıldığında ise şiddetinden rahatsız olunmayan, hafif, orta, ileri düzeyde kulak çınlaması şeklinde sınıflandırmalar yapılabilir.
Tanı koymak kulak çınlaması tedavisi için atılan ilk adımdır. Eksiksiz bir öykü anlatımı ve güçlü bir iletişim hasta-doktor ilişkisinde çok önemlidir. Kulak çınlamasının başlangıç zamanı, çınlamaya eşlik eden viral bir hastalığın olup olmadığı, gürültü ya da travmaya maruz kalınıp kalınmadığı son derece önemlidir. Şikayetin çift kulakta birden ya da sağ kulak çınlaması ve sol kulak çınlaması gibi tek taraflı mı olup olmadığı eksiksiz şekilde anlatılmalıdır. Sesin türünün çan sesi, tıslama, çoklu sesler gibi seçeneklerden hangisine yakın olduğu sorgulanır. Seslerin oluşma sıklığı ve gürültüsü de doktora mutlaka aktarılmalıdır. Kulak çınlamasına ilişkin alınan öykü sonrasında yapılan nörolojik muayene, odyolojik değerlendirme gerekebilir. Hekiminizin gerekli gördüğü bazı durumlarda radyolojik görüntüleme yöntemleri, laboratuvar tetkikleri tanı koymada yardımcıdır.
Muayene ve tetkikler sonucu çınlamanın sebebi ortaya konduktan sonra kişiye özel uygun bir tedavi uygulanır. Kulak çınlamasının azaltılmasına yönelik yüksek sesli müziğe maruz kalmaktan korunma, kan basıncının kontrolü, tuzlu yiyeceklerden uzak durma, kahve, kola ve sigaradan uzak durma, egzersiz yapma gibi tavsiyeler kulak çınlamasına ne iyi gelir sorusuna verilebilecek en iyi cevaptır. Kulak çınlamasının tedavi yöntemleri çınlamanın sebebine şekilleneceğinden tedavi seçenekleri oldukça geniş bir yelpazede yer alır. Örneğin kulak yolundaki buşon denilen kulak kiri ya da yabancı cismin çıkartılması bir tedavi yöntemidir. Farklı hastalıklar için kullanılan ilaçların yan etkilerinden kaynaklanıyorsa, ilaçlar doktor kontrolünde değiştirilir, bırakılır ya da tekrar düzenlenir. Kişiye gürültüden kaçınması önerilebileceği gibi, kulak iltihabı tedavisi ya da orta kulak boşluğunda yer alan sıvının tedavisi de önerilebilir. Kulak zarının delinmesi cerrahi bir müdahale gerektirebilir. Yine cerrahi olarak kulak kemiği içinde yer alan iltihabın temizlenmesi gerekebilir. İşitme siniri tümörü gibi durumların saptanması hâlinde cerrahi müdahale veya radyoterapi önerilir. Çınlamaya, işitme kaybının da eşlik ettiği bazı durumlarda işitme cihazı önerilebilir. Bu yolla hem işitme kaybı hem de çınlama şikayeti giderilir. Bazı durumlarda ise tedavi edilecek bir problem ve işitme kaybı olmaz. Bu gibi durumlarda hastalara iç kulak kan dolaşımını artıran ilaçlar verilir. Eğer çevre sessiz olduğunda, gece yatağa yattığınızda şikayetleriniz sizi daha fazla rahatsız ediyorsa, bu durumla başa çıkmanızı sağlayacak bir saat sesi, radyo ya da televizyon gibi ses çıkaran cihazlar önerilebilir. Bazı hastalar radyoda ayarlanmamış bir frekansın çıkarttığı cızırtılı sesleri diğer adıyla beyaz sesleri alçak sesle dinlemenin kendilerini rahatlattığını ifade eder. Böyle bir ses de rahatlatıcı olabilir. Buna ek olarak ses üreten farklı cihazlar da kullanılabilir. Sizi rahatsız etmeyen, sürekli devam eden bir ses, kişinin kulak çınlamasını unutmasında yardımcı olur. Bu yöntemler sıklıkla karşılaşılan kulak çınlaması nasıl geçer sorusunun cevabı niteliğindedir. Kulağa lazerle biyomanyetik etki uygulanan tedavi yöntemlerinin yanı sıra hasta psikoterapi, hipnoz, meditasyon gibi tedavi yöntemlerine de yönlendirilebilir.
Kulak çınlaması basit ve anlık bir şikayet olabileceği gibi kafatası tümörleri, dolaşım bozuklukları, damar hastalıkları gibi önemli bir hastalığın belirtisi olarak karşımıza çıkabilir. Bu sebeple rutin kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.