Deri, dış ortamla sürekli temas halinde olması nedeniyle hastalıkların oluşumuna açık bir organdır. Günlük yaşamda çevresel etkenler, kimyasal maddeler, alerjenler ve benzeri uyarıcılara sıklıkla maruz kalınması nedeniyle dermatolojik rahatsızlıkların ortaya çıkması kolaylaşabilir. Deride oluşabilecek hastalıklar bazı durumlarda estetik ve kozmetik sorunlara, bazı durumlarda günlük işlevlerin yerine getirilmesinde oluşabilecek zorluklara neden olabilir. Bu nedenle dermatolojik hastalıklar fark edildikleri andan itibaren derhal tedavi edilmelidir. Cilt hastalıklarının tanı ve tedavileriyle Cildiye veya Deri ve Zührevi Hastalıkları olarak da bilinen Dermatoloji bölümlerinde, 6 yıllık tıp eğitiminin ardından 4 yıl uzmanlık eğitimi alan hekimler ilgilenir.
Dermatoloji bölümü, tüm cilt hastalıklarının tanı ve tedavisine yönelik hizmetler verir. Mantar hastalıkları, sedef hastalığı (psoriasis), akne, ergenlik sivilceleri, egzamalar, frengi, bel soğukluğu gibi zührevi hastalıklar, tüm cinsel yolla geçen deri hastalıklarının tedavisi, deri kanserleri (melanoma teşhisi ve tedavisi), doğum lekeleri, saç dökülmeleri, ilaç alerjileri, kurdeşen (ürtiker) tedavisi ve nedenlerinin araştırılması, güneş alerjisi ve tedavisi, ağız içi hastalıkların tedavisi, Behçet hastalığı, aft, dil mantarı ve diğer hastalıklarının tedavisi, genetik geçişli deri hastalıkları, siğil, et benleri ve molluskum, tırnağın mantar hastalıkları, tırnak kalınlaşmaları, tırnak batması ve diğer tırnak hastalıkları, deride yağlanma, kepeklenme gibi rahatsızlıkların tanı ve tedavisi dermatoloji bölümlerinde gerçekleştirilir.
Dermatolojik hastalıklarda teşhisin ardından hastaya ilaç tedavisi önerilebilir. İlaç tedavisinin yanı sıra dermokozmetik uygulamalarında cilt sorunlarının giderilmesinde önemli rolü vardır. Dermatoloji bölümünde uygulanan tanı ve tedavi yöntemlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Saç dökülmeleri vitamin ve mineral eksiklikleri, stres, hormon düzeylerindeki bozukluklar ve mevsimsel değişimlerden kaynaklı olarak ortaya çıkabilir. Dönemsel olarak geçici saç dökülmelerinin görülmesi normal olabileceği gibi bu sorunun çok uzun süreler boyunca şiddetlenerek devam etmesi ciddi hastalıkların belirtisi olabilir. Bu nedenle saç dökülmesi problemi olan kişilerde bu sorunun nedeninin araştırılabilmesi ve önlenebilmesi için mutlaka dermatoloji muayenesi gereklidir.
Aşırı tüylenme, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilen ve estetik anlamda hastaları oldukça rahatsız edebilen bir sağlık problemidir. Tüylenmenin en sık nedeni hormonal dengesizlikler olmakla birlikte bazen yalnızca genetik faktörlerin etkisi ile de bu sorun ortaya çıkabilir. Hirşutizm olarak da adlandırılan aşırı tüylenmede tedavi, öncelikli olarak tüylenmeye neden olan faktörlerin belirlenerek bunların ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu nedenlerin tedavi ile ortadan kaldırılmasının ardından tüylenmenin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak hekim tarafından uygun görülmesi durumunda epilasyon tekniklerinden yararlanılabilir.
Dünya genelinde istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesi amacıyla en sık uygulanan yöntem olan lazer epilasyon, mutlaka dermatoloji uzmanlarının kontrolü altında, cilt tipine uygun cihaz, dalga boyu, seans aralığı gibi faktörlerin belirlenmesi ile hijyenik koşullara dikkat edilerek uygulanmalıdır. Uygun tekniklerle yapılan lazer epilasyon sonucunda istenmeyen tüylerin tamamına yakını kalıcı olarak yok edilebilir.
Hiperhidroz olarak da adlandırılan aşırı terleme sorunu, hastanın günlük hayatını ve sosyal aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Genellikle koltuk altı bölgesi, avuç içleri ve ayak tabanlarında aşırı bir terleme sorunu ile birlikte kendini gösterir. Hastalığın oluşumunda stres, heyecan ve aşırı duygusallık gibi duygusal sorunlar rol oynayabileceği gibi ciddi bir hastalığa sekonder olarak da ortaya çıkabileceğinden mutlaka nedeni araştırılmalıdır.
Yaşam kalitesinin artırılması ve hastanın psikolojik anlamda kendini rahat hissedebilmesi açısından aşırı terleme sorunu mutlaka tedavi edilmelidir. Hastalığın tedavisinde öncelikli hedef altta yatan ve terlemeye sebebiyet veren herhangi başka bir hastalığın olup olmadığının araştırılması ve varsa tedavi edilmesine yöneliktir. Daha sonrasında hekim önerisine bağlı olarak halen aşırı terleme sorununun devam etmesi durumunda ilaç tedavisi, elektrik akımı ile tedavi ve botoks, cerrahi operasyon gibi tedavi seçenekleri uygulanabilir.
Cilt sağlığının korunması ve cildin güzelleştirilmesi amacıyla uygulanan ve cerrahi olmayan tüm işlemler kozmetik dermatolojinin alanına girer ve bu işlemlerin tamamı mutlaka dermatoloji uzmanları tarafından uygulanmalıdır.
Kozmetik sektörünün yüksek bir kazanç potansiyeline sahip olması nedeniyle dermatolojik kullanıma uygun olmayan pek çok sağlığa zararlı ürün piyasada bulunur. Bu ürünlerin bilinçsizce kullanımı sonucunda gelişebilecek cilt sorunları, hassasiyet gösterilmesi ve dermatoloji uzmanlarınca tedavi edilmesi gereken sorunlardır.
Herhangi bir deri hastalığı olmasa da cilt sağlığının korunabilmesi için cilt sürekli temiz tutulmalı ve gerekli bakımlar yapılmalıdır. Bu amaçla kullanılacak kozmesötik ürünlere cildin türü ve sağlık durumu göz önünde bulunarak hekim tarafından yapılacak dermatolojik muayene sonucunda karar verilmelidir.
Cilt yüzeyinde bulunan leke ve renk farklılıkları estetik açıdan hoş olmayan bir görüntüye sebep olur. Kimyasal peeling adı verilen işlem ile bir veya birden fazla kimyasal ajan deri yüzeyine uygulanarak istenen derinlik ölçüsünde bir nevi cildin soyulması işlemi gerçekleştirilir. Dermatolog önerisi ve kontrolü ile uygulanması gereken bu işlem ciltte görülen bu lezyonların tedavisi için bir seçenek oluşturur.
Bir peeling türü olan Jessner peeling, Jessner adı verilen özel solüsyonun cilde uygulanması ile gerçekleştirilir. Tıpkı kimyasal peeling gibi lekelerin ortadan kaldırılması, cilt renginin eşitlenmesi ve cildin aydınlatılması gibi sorunlar için bir tedavi yöntemidir.
Triklor asetik asit (TCA) solüsyonlarının kullanılması ile cildin istenilen derinlikte kontrollü olarak soyulması şeklinde uygulanan peeling yöntemidir. Ölü derinin uzaklaştırılmasında, cildin yenilenmesinde, pürüz ve lekelerin ortadan kaldırılmasında etkilidir.
Toksik olmayan bir alfa hidroksi asit üyesi olan glikolik asit yardımıyla cildin soyulması işlemi glikolik asit peeling olarak adlandırılır. Cildin pürüzsüzleşmesini ve daha berrak bir görünüme kavuşmasını sağlar.
Kırışıklık oluşumunun önlenmesi, mevcut kırışıklıkların ortadan kaldırılması ve leke tedavisi amaçlarıyla uygulanan AFA peeling, aynı zamanda akne tedavisinde tek başına veya farklı tedavi yöntemlerini destekleyici olarak kullanılabilmektedir.
Tüm peeling türleri gibi cildin soyulması ile etki gösteren Amelan peeling tekniği, ciltteki pigmentasyon sorunlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak uygulanır. Aynı zamanda cilt tonunun açılması için de tercih edilen bir tekniktir.
Deriye rengini veren melanin adlı maddenin güneş ışınları, gebelik ve benzeri nedenlere bağlı olarak bazı bölgelerde birikerek oluşturduğu cilt lekeleri, deri yüzeyinde istenmeyen bir görünüme neden olur. Güneş lekeleri, çiller, sivilce lekeleri, doğum lekeleri, yanık izleri ve çatlak izleri gibi leke problemleri dermatoloji kliniklerinde uzman hekim tarafından önerilecek doğru teknikler yardımıyla kolaylıkla ortadan kaldırılabilir.
Sürekli olarak tekrar eden mimikler veya yaşa bağlı olarak ortaya çıkan kırışıklıklar dermatoloji kliniklerinde uygulanabilecek pek çok yöntem yardımıyla giderilebilir. Bu amaçla geliştirilmiş pek çok tıbbi teknikten hangisinin uygulanması gerektiğine kırışıklığın oluştuğu bölge, kırışıklığın derecesi ve hastanın yaşı, cilt tipi gibi faktörler göz önünde bulundurularak uzman hekim tarafından karar verilmelidir.
Chlostridium Botulinum adı verilen bir bakteriden elde edilen toksinlerin cilde enjekte edilerek kazayakları, alın, kaşlar ve boyun gibi bölgelerdeki kırışıklıkların giderilmesi ve bu bölgelerde daha gergin ve genç bir görünüm elde edilmesi amacıyla uygulanan yöntemdir. Yaklaşık 10-15 dakika süren, hamile ve emziren kadınlar haricinde hemen hemen herkese uygulanabilecek bir tekniktir.
Günümüzde kullanılan popüler kırışıklık giderme tekniklerinden bir tanesi olan dolgu enjeksiyonu, genellikle hyalüronik asit veya buna benzer asit bazlı enjeksiyonların cilt altına enjekte edilmesi ile gerçekleştirilir. Uygulamanın yapıldığı bölgeye bağlı olarak değişmekle birlikte genellikle uygulama 6 ay içerisinde etkisini kaybettiğinden her 6 ayda bir tekrarlanmalıdır.
Eğer siz de yukarıda belirtilen dermatolojik hastalıklardan herhangi birine sahipseniz veya cilt sorunlarınızın ortadan kaldırılması amacıyla belirtilen tedavi seçeneklerinden herhangi birini tercih etmek istiyorsanız derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Dermatoloji bölümünde uzman hekimler tarafından yapılacak olan detaylı cilt muayenesi sonrasında hekiminizin önerileri doğrultusunda tedavi planınızı oluşturabilirsiniz.