Hematoloji, kanda oluşan tüm hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilgilenen bilim dalıdır. Hematolojide kan hastalıkları temel olarak iyi huylu veya kanser olmayan ve malign, yani kötü huylu olarak ikiye ayrılır. Trombotik trombositopenik purpura (TTP), immün trombositopenik purpura (iTP) ve Akdeniz anemisi gibi hastalıklar, iyi huylu hastalıklar arasında yer alırken lösemi türleri, malign hastalıklar çerçevesinde değerlendirilir. Dahiliye bölümünün yan dalı olan hematoloji, aynı zamanda kan oluşumunda rol oynayan organların hastalıklarıyla da ilgilenir. Dolayısıyla lenfatik organlar ve kemik iliği hastalıkları da hematologların uzmanlık alanında yer alır. Multidisipliner bir yaklaşımla pek çok hastalığın tanı ve tedavisini yapan bölüm hekimleri, 6 yıllık tıp fakültesi eğitimlerinin ardından 4 yıl iç hastalıkları (dahiliye) eğitimi ve 3 yıl hematoloji ihtisası olmak üzere toplam 13 yıl eğitim görür.
Hematoloji, kan hastalıklarının yanı sıra dalak ve kemik iliği gibi kan yapıcı organların hastalıkları ile de ilgilenen bilim dalıdır. Dahiliye bölümünün yan dalı olan hematoloji, temel olarak hastalıkları iyi huylu (kanser olmayan) ve kötü huylu olmak üzere iki grupta inceler. İyi huylu hastalıklara kansızlık, kemik iliği yetersizlikleri, orak hücreli anemi, Akdeniz anemisi (talasemi), multiple myeloma, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları, trombositopeni ve lenf nodüllerinde şişme gibi rahatsızlıklar örnek gösterilebilir. Kötü huylu hastalıklar ise kan kanserleri veya lösemiler olarak sıralanabilir. Hematoloji, pek çok tıp alanında olduğu gibi multidisipliner bir yaklaşım gerektiren bir branştır. Medikal ve radyasyon onkolojisi gibi bölümlerle sıkı bir iş birliği gerektiren kan hastalıkları hastalarına, diyetisyen eşliğinde uygun beslenme programı yapılması ve psikolojik açıdan destek sağlanması da son derece önemlidir. Kemik iliği nakli, hematolojik hastalıkların tedavisinde son derece önemli bir yere sahiptir. Bu yüzden tedavi görülen hastanede tam donanımlı ünitelerin ve deneyimli bir ekibin olması önem arz eder.
Erişkin bir insanın vücudunda yaklaşık 4 ile 5 litre kadar kan bulunur. Kan, doku ve organların hormonlar aracılığıyla iletişim kurmasına olanak tanıyan, vücuda giren yabancı madde ve organizmaları temizleyen, vücutta biriken atık maddeleri akciğer, böbrek ve karaciğer gibi organlara taşıyan, yaşam için son derece önemli bir sıvıdır. Kan, aynı zamanda vücutta yer alan hücrelerin taşınması, çoğalması ve yenilenmesinde de önemli bir rol oynar. Tıpta eritrosit olarak tanımlanan kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar), lökosit ya da farklı bir deyişle beyaz kan hücresi (akyuvarlar) ve kan pulcuğu olarak bilinen trombosit olmak üzere üç çeşidi bulunan kan hücrelerinin farklı görevleri bulunur. Alyuvarlar, oksijen ve karbondioksit transferinden sorumludur ve bunların taşınmasını sağlayan moleküllere hemoglobin denir. Akyuvarlar vücuda giren yabancı organizmalara karşı metabolizmayı savunur. Trombositler ise kanama hâlinde pıhtılaşmayı sağlar. Kan hücreleri, kemik iliğinde bulunan kök hücreler tarafından üretilir. Lenf bezleri, timus bezi ve dalak ise alyuvarlar ile birlikte vücudun yabancı organizmalara karşı korunmasında önemli bir rol oynar. Lenf bezlerinde bulunan ve lenfosit adı verilen beyaz kan hücreleri ise alyuvarların bir türüdür. Hastalıklara karşı vücutta bulunan diğer hücreleri uyarmak için kimyasallar gönderen lenfositler, toplam alyuvar sayısının %20 ile %40’ını oluşturur. Tüm bu sistem içinde oluşan hastalıkların tamamı kan hastalıkları olarak adlandırılır. Hematolojinin ilgilendiği hastalıkların bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Hematoloji bölümü hekimlerinin yaygın olarak karşılaştığı hastalıklar anemi, Akdeniz anemisi olarak bilinen talasemi ve lösemidir. Bu hastalıkların semptomları, tanı ve tedavi yöntemleri ise şu şekildedir:
Her bir hastalık kendine has semptomlar ile karakterize olsa da genel olarak kan hastalıklarının belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Hematolojik hastalıkların teşhisi için öncelikle ayrıntılı anamnez ve fizik muayene yapılması gerekir. Bulgular ışığında hekimin gerekli gördüğü laboratuvar testleri ve radyolojik görüntülemeler yapılır. Laboratuvar testleri genellikle kan hücreleri ve hemoglobin miktarının ölçümü için tam kan sayımı, hemoglobin alt tiplerinin analizi, periferik yayma olarak tanımlanan kanın mikroskop altında incelenmesi, kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisi, B12 vitamini, demir ve folik asit düzeylerinin incelenmesi, pıhtılaşmanın tetkiki, kan hücrelerinin işlevsel olarak değerlendirilmesi ve immün sistem hücrelerinin ürettiği proteinlerin tetkiki gibi yöntem ve analizlerden oluşur.
Sağlıklı bir yaşam için düzenli olarak sağlık taramalarınızı yaptırmayı unutmayın.