Nefroloji, böbrek hastalıkları ile ilgilenen tıbbi bilim dalıdır. İç hastalıklarının bir yan dalı olan Nefroloji kliniklerinde 6 yıllık tıp fakültesinden mezun olan, 4 yıl iç hastalıkları uzmanlığını tamamladıktan sonra 3 yıl da nefroloji alanında uzmanlaşan Nefroloji uzmanları görev yapar. Nefroloji kliniklerinde akut böbrek yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, kistik böbrek hastalıkları, nefrit (böbrek iltihabı) hipertansiyon, elektrolit bozuklukları, idrarda kan bulunması ve idrarda protein kaybı gibi hastalıkların tedavileri gerçekleştirilir.
Nefroloji kliniklerimizde kronik diyaliz hastalarına veya acil diyaliz gerektiren hastalara hemodiyaliz hizmeti verilir. Son teknolojiye sahip hemodiyaliz makineleriyle hastaya özel tedavi seçenekleri sunulur. Organ nakli gereken hastalar ise her türlü hazırlıkları yapıldıktan sonra ilgili merkezlere yönlendirilir.
Böbrekler normal çalışırkenenfeksiyonlar, ilaçlar, idrar yolunda tıkanmalar, aşırı sıvı kayıpları, cidditansiyon düşüklükleri gibi durumlar böbreğin çalışmasını birden yavaşlatabilir.Bu durumda böbrek değerleri yükselir (üre, kreatinin testleri gibi) ve hastalarilgili birimler tarafından bizlere yönlendirilir. Ani oluşan böbrek yetmezliğifarklı şikayetlere yol açabilir. Bunlar arasında en önemliler bulantı, kusma,bacaklarda ve göz kapaklarında şişme, tansiyon yüksekliği, idrar miktarındaazalma, idrar renginde değişmedir (çay renginde kırmızı çıkması) Bu tip bir böbrek yetmezliği tedavi edilmezsehayatı tehdit edebilir.
Şeker hastalığı, hipertansiyon,böbrek taşı gibi kronik hastalıklar zamanla böbreğin çalışma gücünü azaltarakböbrek yetmezliğine yol açabilir. Bu hastalıkları takip eden ilgili hekimlerbelli aralıklarla böbrek testlerinin taramasını yaparak uygun zamandahastalarımızı Nefroloji birimine yönlendirmektedir. Biz de Nefroloji hekimleriolarak böbrek yetmezliğinin tedavisi ve ilerlememesi için gerekli tedavileri veönerilerimizi hastalarımıza sunmaktayız.
Kronik böbrek yetmezliği çokilerlemedikçe şikayet oluşturmayabilir. Bu yüzden hastalık daha fazlailerlemeden erken teşhis önem taşımaktadır. Böbrek yetersizliği ilerledikçe halsizlikve kan düşüklüğü başlayabilir, iştah azalabilir, tansiyon ortaya çıkabilir yada mevcut tansiyon artabilir, kemikler zayıflayabilir. Önlemlere rağmen böbrekyetmezliği durdurulamaz ve böbrek çalışması durmaya yakın noktaya geldiğindehastalarımız için böbreğin yerine geçecek uygun bir tedavi seçiyoruz. Butedaviler diyaliz tedavisi ya da böbrek nakli tedavisi olmaktadır. HastanemizdeDiyaliz Ünitemiz mevcut olduğu gibi, deneyimli Organ Nakli ekibimiz tarafındanuygun hastalara böbrek nakli tedavisi de uygulanmaktadır. Böbrek nakli böbrekyetmezliği son aşamaya ilerlemiş hastalarımız için günümüzde en mükemmel tedaviolmayı sürdürmektedir.
Böbrek çalışması normal olduğuhalde bazen böbreklerimiz normalden çok fazla protein atar. Protein kaçağıbaşka nedenle yapılan bir idrar tahlilinde saptanabilir, şeker hastalarındaböbrek için tarama yapıldığında yakalanabilir veya ayaklarda, göz kapaklarındaşişlik şikayeti sonrası tahlillerle ortaya çıkarılabilir. Protein kaçağı tedaviedilmediği taktirde böbrek yetmezliğine ilerleyebildiğinden önemli birdurumdur.
Böbrekten kaynaklanan tansiyonyüksekliği, gebelikte tespit edilen protein kaçağı, kan tuzu (elektrolit)bozuklukları, polikistik böbrek hastalığı gibi birtakım diğer hastalıklar daNefroloji biriminin takip ettiği hastalıklar arasındadır.
Yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği gelişimi olan hastaların önemli bir kısmında böbrek damar darlığına rastlanır. Tıpkı kalp damarlarında olduğu gibi böbrek damarlarında da tanı ve tedavi amacıyla anjiyografi uygulanır. Yapılan muayeneler sonucunda böbrek damarlarında darlık olduğu tespit edilen radyolojik görüntüleme tekniklerinin de incelenmesi ile birlikte hastanın uygun nitelikte olması durumunda stent ve balon anjiyoplasti tedavileri uygulanabilir.
Böbrekleri yeterli düzeyde çalışmayan böbrek yetmezliği hastalarında kanda bulunan su, elektrolitler ve bazı atıklar vücuttan uzaklaştırılamadığı için kanda birikir. Bu hastalarda böbreklerin işlevi hemodiyaliz ile yerine getirilir. Bu işlem ile kan alınarak hemodiyaliz cihazı içerisinde bulunan diyaliz sıvısıyla arasında yarı geçirgen bir zar olacak şekilde diyalizörden geçirilir. Bu sırada kandan uzaklaştırılması gereken zararlı maddeler, kandan daha düşük yoğunluğa sahip olan diyaliz sıvısına geçer ve temizlenmiş olan kan yeniden vücuda verilir. Bu işlem kolda bulunan atardamar ile toplardamar arasına yerleştirilen fistül kullanılarak gerçekleştirilir. Fistül bir operasyon yardımıyla kola yerleştirilir ve diyaliz işleminin fistül kullanılarak yapılabilmesi için operasyonun üzerinden 3-4 haftalık bir süreç geçmiş olmalıdır. Bu süreyi bekleyemeyecek olan ve acil olarak hemodiyaliz alması gereken hastalarda geçici olarak boyun, kasık gibi bölgelerdeki toplardamarlardan açılacak olan kateterler yardımıyla diyaliz gerçekleştirilir.
Kanda yüksek yoğunlukta olan maddelerin düşük yoğunluklu olan diyaliz sıvısına difüzyon yerine konveksiyon yöntemiyle taşınması, ultrafiltrasyon olarak adlandırılır. Ultrafiltrasyon yöntemi ile fazla su, elektrolit yükü ve difüzyon ile diyaliz sıvısına geçiş yapamayan büyük moleküllü bazı atıklar kandan uzaklaştırılabilir. Ultrafiltrasyon ile hemodiyaliz işleminin bir arada yapılması hemodiyafiltrasyon olarak adlandırılır. Özellikle idrar çıkışı olmayan ileri derece kronik böbrek yetmezliği hastalarında hemodiyafiltrasyon işlemi uygulanır.
24 saat boyunca tüm idrarın toplanarak inceleme için laboratuvara verilmesi şeklinde uygulanan tanı testi, 24 saatlik idrar analizi olarak adlandırılır. Nefroloji kliniklerinde sıklıkla istenen bu test ile idrardaki miktar olarak değişken maddelerin araştırılması hedeflenir. Bu test ile rastgele bir idrar örneği ile tespit edilemeyecek olan nefrolojik bozukluklar daha net bir şekilde görülebilir.
Kalp hastalıkları ve hipertansiyonda kan basıncında bir gün içersinde meydana gelen düşüş ve yükselmelerin görülebilmesi için 24 saatlik kan basıncı tetkiki uygulanabilir. Bu tetkik, tansiyon holteri adlı cihaz yardımıyla yapılır. Holter takılan hastalarda 24 saat boyunca tansiyondaki değişimler cihaz tarafından kaydedilir. Bu sayede hastalar ev ortamında günlük işlerini yaparken, uyurken veya dinlenirken yaşadıkları anlık ölçümlerle tespit edilemeyecek kan basıncı değişiklikleri hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Voiding Sisto-Üreterografi (VSUG), alt üriner sistem ve mesanenin X ışınları yardımıyla görüntülerek değerlendirilebilmesini sağlayan bir tıbbi görüntüleme tekniğidir. Uygulamanın yapılabilmesi için idrar yoluna takılan sonda yardımıyla mesane içerisine bir boyar madde enjekte edilir. Bu sayede idrar yapma esnasında idrar yolları net bir şekilde görüntülebilir, olası idrar yolu hastalıklarınin tespitine ilişkin değerlendirmeler yapılabilir.
Böbrek transplantasyonu (böbrek nakli) yapılan hastalarda vücudun nakledilen organı kabul edip etmediğinin araştırılmasına yönelik yapılan testlerde otoantikorlar incelenir. Vücut, nakledilen organa karşı savunma sistemi geliştirerek antikor üretir. Anti-HLA antikorları olarak da bilinen bu otoantikorlar transplantasyon sonrası süreçte sürekli olarak takip edilir.
Hemodiyaliz işlemleri kolda işlem için uygun olan bir atardamar ve toplardamar arasına takılan fistül yardımıyla gerçekleştirilir. Operasyonla koluna fistül takılan hastalarda fistülün kullanılabilir hale gelmesinin beklendiği iyileşme süreci tamamlanana dek geçici olarak boyun, göğüs ve kasık gibi bölgelerden takılan kateterler yardımıyla hemodiyaliz uygulanır. Cerrahi operasyonla fistül takılmasının önünde herhangi bir engel bulunan hastalarda ise diyaliz işlemi kalıcı olarak kateter kullanılarak gerçekleştirilir. Her iki durumda da kateter bir cerrahi operasyonla takılır. İşlem sonrasında ve kateterin kullanıldığı süreç boyunca enfeksiyon riskine karşı gereken önlemler alınmalı, kateterin durumu sürekli olarak kontrol edilmelidir.
Böbrek nakli sonrasında nakledilen organın vücut tarafından kabul edilmesi ve vücudun organa karşı antikor üretmesinin engellenmesi amacıyla bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılır. Bunlardan en yaygın şekilde kullanılanları Siklosporin ve Tacrolimus’tur. Her ikisi de, bir tür akyuvar olan T hücrelerinin işlevini engelleyerek etkisini gösterir. İlacın yüksek dozda alınması ellerde titreme (tremor) sorunu ve birtakım farklı yan etkiler oluştururken düşük dozda alınması ile organın reddedilmesine yol açabilir. Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda bu ilaçların kandaki düzeyleri düzenli aralıklarla kontrol edilir.
Böbrek yetmezliği ve nefrotik sendrom gibi böbrek hastalarında uygulanan protein elektroforezi, serum ya da idrarda bulunan proteinlerin fiziksel özelliklerine göre ayırt edilmesini sağlar. Bu yöntemle serum ve idrardaki proteinler albumin ve globülin türlerine göre ayrılabilir. Bu protein alt türlerinin bazılarının artması, bazılarınınsa azalması böbrek hastalıklarını işaret eder, bu hastalıkların tanı ve takip süreçlerinde değerlendirilir. Bir diğer elektroforez olan immünofiksasyon elektroforezi ise immünglobülinlerin ayrıştırılmasında kullanılır.
Böbrek transplantasyonu öncesinde bazı hazırlıklar yapılmalıdır. Kadavradan yapılacak nakillerde sürecin çok kısıtlı olmasından dolayı operasyonun bir an önce gerçekleştirilmesi gerekir ve bu nedenle hazırlık için yeterli vakit yoktur. Nakledilecek olan organ canlı bir vericiden alınacaksa alıcı ve vericinin muayene edilmesi, tetkikler yapılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerekir. Bu süreçte hem alıcının hem de vericinin kullanması gereken ilaçlar olabilir. Muayene ve tetkiklerin sonucunda herhangi bir pürüzün oluşmaması durumunda 3-4 gün gibi bir süre içerisinde transplantasyon hazırlıkları tamamlanır ve operasyon gerçekleştirilir. Tüm organ nakillerinde olduğu gibi böbrek naklinde de işlem yalnızca operasyon ile sınırlı değildir. Hem alıcı hem de verici ömür boyu takip ve tedavi altında tutulmalıdır. Özellikle alıcı hastada organın vücut tarafından reddedilmesinin önlenebilmesi için ömür boyu devam eden bir ilaç tedavisi uygulanır. Vericide de tek böbrek ile yaşamın devam ettirilecek olması nedeniyle böbrek sağlığına ilişkin kontrollerinin daha sık aralıklarla uygulanması gerekir.
Eğer siz de nefroloji kliniklerinin uzmanlık alanına giren bir böbrek hastalığına sahipseniz muayene olmak üzere nefroloji kliniklerimize başvurabilirsiniz. Son teknoloji ekipmanlar kullanılarak yapılan tanı testleri ve tedavi uygulamaları ile hastalığınıza ilişkin tedavileri alabilir, hekiminizin önereceği plan çerçevesinde tedavi ve kontrol süreçlerinizi planlayabilirsiniz.