Ülser, mide ya da onikiparmak bağırsağının, mide asidi ve pepsin gibi sıvılar tarafından tahrip edilip, doku kaybının oluşmasıdır. Doku kaybının yanı sıra mide ya da onikiparmak bağırsağında pepsinin de etkisi ile yaralar oluşur. Enflamasyon adı verilen bu yaralar, ülkemizde mideden çok onikiparmak bağırsağında görülmektedir. Ülser erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha fazla görülmektedir. Özellikle 30-50 yaş grubunda daha çok görülen ülser, 60 yaş civarında kadınlarda daha çok ortaya çıkmaktadır.
Midede oluşan ülserler gastrik ülser, onikiparmak bağırsağında oluşan ülserler duoedenum ülseri veya bulber ülser olarak adlandırılır. 3-5mm den 5cm e varan genişlikte olabilirler.
Mide kendi görevlerini yerine getirirken kendisini de korumaya alır. Mukozal defans sistemleri, midenin düzenli hareketleri, hücre yenileme sistemler, işlevini yerine getirirken midenin zarar görmesini de engeller. Bu mekanizmalar son derece karmaşık bir şekilde hücre içi yollar, hücresel düzeyde hormon ve elektriksel uyarılar kullanılırken, diğer organ ve sistemlerle uyumlu bir şekilde çalışırlar. Ancak midenin koruyucu mekanizmaları ve midede sorun yaratacak mekanizmalar arasında bir dengesizlik ortaya çıkar ise kişide mide şikayetleri başlar. Aslında bu durum tek başına mide problemi değil, tüm sindirim sistemini etkileyen bir sorun haline gelir. Tüm bu dengesizlikler kendini reflü, gastrit, peptik ülser ve fonksiyonel dispepsi olabileceği gibi mide kanserine kadar uzanan çeşitli mide hastalıkları ile ifade eder.
Ülserin ortaya çıkmasını kolaylaştıran bazı faktörler vardır. İnsan vücudunda mekanik ve fizyolojik etkileri olan “helicobakter pylori” adı verilen bir bakteri, sigara ve alkol tüketimi ile ve bazı ilaçlar ülsere neden olan en önemli etkenlerdir. Bunun yanı sıra ülser nedenleri olarak;
Yapılan toplumsal çalışmalarda, savaş ve deprem gibi afet benzeri durumlarda toplumda peptik ülser ve mide kanaması sıklığının arttığı ortaya konmuştur. Ekonomik buhran dönemlerinde de aynı bulgular dikkati çekerken, özellikle “fonksiyonel dispepsi” olarak adlandırılan rahatsızlığın, stresin yoğun olduğu dönemlerde daha fazla belirti verdiği de gözlenmiştir.
Ülser belirtileri oldukça belirgin ve kimi zaman rahatsız edici olabilir. En sık rastlanan ülser belirtisi, karnın üst kısmında kemirme ve yanma şeklinde hissedilen ağrıdır. Özellikle öğün aralarında kendini daha çok gösteren ülser, özellikle onikiparmak ülseri olan kişileri gecenin herhangi bir saatinde uyandırabilir. Genel olarak bakıldığında ülser şu belirtiler ile kendini gösterir;
Ülser bazı hastalarda hiçbir ön belirti vermeden kanama ve delinme gibi durumlara neden olabilir. Özellikle sonbahar ve bahar aylarında sıklığı artan ülser belirtileri fark edilir fark edilmez uzman bir sağlık kuruluğuna başvurulmalıdır.
Ülser teşhisinin en doğru yöntemi ülserin direkt olarak görülmesine ve gerektiği zaman doku örneği alınmasına olanak sağlayan endoskopidir. Bazı ülser vakalarından baryumlu mide duedenum grafisi de endoskopi sonrasında yardımcı olabilir. Ülserin mide kanserine dönüşmesini önlemede ülserin endoskopi ile erken teşhis edilebilmesi çok önemlidir.
Ülser tanısı klinik, laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri ile konduktan sonra üst gastrointestinal sistem endoskopisi (gastroskopi) altın standart kabul edilir. Gastroskopi ile ülserler direkt görülebilir, biyopsi alınabilir ve mukozadaki mikroskobik değişiklikler ve helikobacter pozitif bulunurs,a enfeksiyona yönelik antibiyotik tedavisi ve mide asidini baskılayan ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca ülser kanamalarında gastroskopi sırasında endoskopik tedavi yöntemleri uygulanarak kanamanın durdurulması sağlanabilir. Tedavide helicobakter pylorimide asidini baskılayan ilaçlar ve pozitif bulunursa enfeksiyona yönelik antibiyotik tedavisi verilir.
Ülser tedavisinde kullanılan ilaçlar H2 reseptör blokerleri ve proton pompa inhibitörleridir. Ülser ilaçları mide asitlerini azaltarak kişinin yakınmalarını rahatlatır. Bunun yanı sıra mide asidinin ülser üzerine etkisini ortadan kaldırarak, iyileşmeyi sağlar.
Çoğu ülser ilaç tedavisi ile iyileşir. İlaç tedavisinin dışında uygulanan diğer yöntem ise asit ve pepsin salgısını engellemek için bu salgıyı uyaran sinirin (vagus siniri) kesilmesine dayanır. Ancak tekrar riski olabilmektedir. Bazı ülser vakaları kanama, stenoz (daralma -tıkanma) , delinme gibi sorunlara yol açarsa ameliyat gerekebilir. Ülserler kronik ve tekrarlayıcıdır. Hayatı kısaltmaktan çok hayatın kalitesini azaltır. Tedavi edilemeyen bir ülserin iyileşmesi 10- 15 yıl kadar sürer. Bunun yanı sıra ülser diyeti de ülser tedavisinde yardımcıdır.
Mide yanmasını önlemek için içilen süt bile ülser rahatsızlığını ileri seviyelere götürebilir. Bu nedenle ülser hastaları midelerine iyi gelmeyen, mide salgısını artıran her türlü gıda ve içecekten kesinlikle uzak durmalıdır. Ekşi, acı, soğanlı yiyecekler şikayetleri artırıyorsa onlardan uzak bir beslenme rutini oluşturulmalıdır. Sigara içmek ülser tedavisini bloke ederek ülserin iyileşmesini geciktirmektedir. Alkol alımı da yüzeysel mukoza direncini bozduğu için gastrit ve ülser gibi hastalıkların tedavisini zorlu hale getirir. Özellikle akut ülserde kesinlikle alkol kullanımından uzak durulmalıdır.