Fiziksel ve psikososyal açıdan sağlıklı yetiştirilen çocuk kendine güveni tam, benlik saygısı yüksek, kendiyle barışık aynı zamanda da yaşama adapte olmuş mutlu bir kişi olacaktır. Mutluluk kavramı TDK ’da “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu.” olarak tanımlanmakta olup eski çağlardan günümüze birçok bilim insanı, düşünür, yazar mutluluğa çeşitli tanımlar getirmiştir.
Antik yunan filozofu Aristo, mutluluğun hissedilebilir bir durumdan ziyade bir hayat tarzı olduğuna inanıyordu. Bu yaşam tarzının temel özelliği, sürekli olarak alıştırmada bulunarak her bireyin en iyi yanlarını ortaya çıkarmaktır. Bu tanımdan yola çıkacak olursak mutluluğun yaşamdaki olaylara bakış açımız ve tepkilerimizle birlikte başta kendimizden memnun olma hali olduğunu söyleyebiliriz.
Mutlu Çocuk Nedir?
Kendinden memnun ve mutlu bireyler yetişebilmesi için de ebeveynlere önemli roller düşmektedir. Özellikle okul öncesi dönemde(0-6) çocuk anne babaya bebeklikte tam bağımlı olmakla birlikte, yaş aldıkça bağlılık azalsa da büyük ölçüde bağlı kalacaktır.
Her istediği alınan, her sözü onaylanan çocuk mutlu çocuk demek değildir. Çocuk için mutluluk; kendi ihtiyaçlarının giderilmesi olarak algılanır. Bu noktada ebeveynlerin çocuğa tutumları çocuğa nasıl davrandıkları büyük önem taşır. Doğru tutumları sağlayabilmek çocuğun gelişim süreçlerini ve temel ihtiyaçlarını bilmekle birlikte gelişimiyle doğru orantılı neye ne ölçüde gereksinim duyduğunun farkında olmakla mümkündür. Mutluluk kavramının iç içe geçmiş parçalardan oluşan bir bütün olduğunu belirttikten sonra şimdi de bu parçaların neler olduğuna hep birlikte bakalım.
Mutlu Çocuk Nasıl Yetiştirilir?
Ödül, insanları kontrol ederek iç motivasyonu zayıflatır. İnsanlar, kendi seçtikleri işleri iç motivasyonla, kendilerine empoze edilen işleri dış motivasyonla yaparlar. Aynı şekilde, denetleme, değerlendirme, hedef verme, yarıştırma, cezalandırma gibi tüm kontrol mekanizmaları iç motivasyonu olumsuz etkiler.
Kontrol mekanizmasıyla iş yapan insanlar, kontrol mekanizması ortadan kalkınca o işi yapmayı bırakırlar. Türkiye’de denetleme ve kontrol mekanizmaları daha çok kullanılmaktadır. Bu sebeple, okullarda çocuklar, işyerlerinde çalışanlar veya sporcular, denetleme ortadan kalkınca çalışmayı bırakır.
Hedef verme başarıyı artırır. Çalışanlara ve çocuklara hedef vermek gerekir, ama hedef vermenin olumsuz tarafı da bilinmelidir: Kişi hedefe ulaştıktan sonra çalışmayı bırakır. Ama hedefi gelişmek olan insan, çalışmayı bırakmaz. Not ve sınav sistemi de bir çeşit değerlendirme aracıdır ve iç motivasyonu öldürür.
Geribildirim, kontrol mekanizması olmadığı, gelişime odaklandığı için motivasyonu artırır. Gerçek uzmanlar veya dahiler, not değil, geribildirim almışlardır. Ödül, amacı araca dönüştürür. Ödülle ödev yapan çocuk, ödevi araç, ödülü amaç olarak görür. Hatta çocuk, ödevi ödüle engel olarak görerek ödevden soğur.
Motivasyon türleri dörde ayrılır: dış motivasyon, içe yansıyan dış motivasyon, içselleştirilmiş motivasyon ve iç motivasyon. Bir kişi bir işi zorlandığı veya ödül için yapıyorsa, yani yaptığı işi araç olarak görüyorsa, bu dış motivasyondur. Bir işi sevdiğinden ve ilgisinden dolayı yapıyorsa bu iç motivasyondur.
Bir insan, hayatında olup bitenleri ne kadar kendi kontrolü altında görüyorsa, o kadar iç kontrol odaklıdır; ne kadar kendi kontrolü dışında görüyorsa o kadar dış kontrol odaklıdır. Dış kontrol odaklı insanlar, kendilerini birer piyon olarak görürler. Kendilerine yabancılaşırlar. Başarılı ve mutlu olmak için iç kontrol odaklı olmak şarttır.
Ödül, bireyleri dış kontrol odaklı yaptığı için, başarıyı ve mutluluğu olumsuz etkiler. Bir insan kendini denetleyebiliyor, zevklerini erteleyebiliyor, vizyonuna ulaşmak için disipilinli çalışıyorsa, özdenetim becerisi yüksektir. Ödül, bireyleri dışarıdan kontrol ettiği için, kişinin özdenetim becerisini zayıflatır. Bu da mutluluğu ve başarıyı olumsuz etkiler. Bir kişide iç motivasyon geliştikçe, kişi hem iç odaklı, hem de özdenetim sahibi olur. Öğretmenlerin çoğu, yaratıcı öğrenci istese de, kendi davranışlarıyla yaratıcılığı öldürüyor. Yaratıcı öğrenciler, en favori öğrencileri olmuyor.
Ödül yaratıcılığı olumsuz etkiler…
Ödül mekanik işlerde işe yarar; ama karmaşık işlerde işe yaramaz. Yaratıcılık da karmaşık bir bilişsel süreç olduğu için, ödül yaratıcılığı olumsuz etkiler. Ödül gibi tüm kontrol mekanizmaları yaratıcılığı olumsuz etkiler. Seçme hakkı verilince çocuk daha yaratıcı olur. Olumsuz duygular (kızgınlık gibi) bakış açısını daraltır ve yaratıcılığı öldürür. Olumlu duygular (neşe, mutluluk gibi) bakış açısını genişletir ve yaratıcılığı artırır. Çocuklara bir iş karşılığında ödül verilince, amaç o işi en iyi şekilde yapmak değil, en kısa sürede bitirip ödülü almak olur.
Çocuklara ödül verilince, çocuklar ödüle ulaşmak için seçebilecekleri en kolay işleri seçerler. Böylece o işleri en kolay şekilde bitirip ödüle ulaşmak isterler. Bu da gelişimi durdurur. Gelişim her zaman, kendi seviyenizin bir veya iki birim üstünde işleri yapmayı gerektirir. Çünkü, kişi ancak kendini zorlarsa gelişir. Ama ödül verilince insanlar, zor işleri seçme gereği duymazlar. Kendilerini zorlamazlar. Bu şekilde ise, gelişim durur.
Eğitim ve öğrenme için ödül verilince, çocuk derslere daha çok katılır, ödevlerini yapar (çünkü bunlar mekanik işlerdir); ama daha iyi öğrenmez. Çünkü işe yüzeysel yaklaşır. Amaç öğrenmek değil, ödülü almak olur.
Dr. Özgür BOLAT
Kaynak: yusufbayalan.com
Gebelik Diyabeti (Hamilelik Şekeri) Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Mekik Nedir? Mekik Nasıl Çekilir? Mekik Çekmenin Faydaları Nelerdir?