Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski tapınaklarındadır. Bir çiftçi sayesinde keşfedilen Göbeklitepe sırlarla dolu bir zamanın keşfini sağlamıştır. Göbeklitepe, bir çok bilgiyi yanlış kılmış ve bilinen çağları asırlarca geriye götürmüştür. Peki bu sır dolu tarih bize ne anlatmaya çalışıyor? Göbeklitepe’de ki sembollerin, sütunların anlamları nedir? Göbeklitepe ismi nereden gelmektedir ve neden yerli halk oraya kara-harabe demiştir? Sizler için Göbeklitepe’nin gizemli tarihini araştırdık…
Kazı alanı İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla 1963 yılında gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiştir. Göbeklitepe; Şanlıurfa şehir merkezinin yaklaşık 15 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunmaktadır.
Göbeklitepe’ye vardığınızda karşılama bölümünden kazı alanına servislerle bir dakikada ulaşılıyor. Girişteki animasyon ve bilgilendirmeler kaçırılmayacak türdendir. A,B,C ve D olarak bölümlendirilen kazı alanı, yürüyüş gezi güzergahı ile çevrilmiş ve üstü kapatılmıştır.
Kazı alanı İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla 1963 yılında gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiştir. Daha sonra 1994 yılında sürüsünü otlatan Mahmut Kılıç adındaki bir çoban dikdörtgen şeklinde üzerinde oymalar bulunan taşları fark edip yetkililere haber vermiştir. İlk kazı çalışmalarını ise 1995’te Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt başlatmıştır. Prof. Dr. Klaus Schmidt, Göbeklitepe’deki kazı çalışmalarını, 2014’deki ölümüne dek 20 yıl sürdürmüştür.
Göbeklitepe, tarihi Çanak, Çömleksiz Neoloitik Çağın en başlarına (A evresi) yani günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Aynı zamanda Göbeklitepe’deki en eski faaliyetleri tarihlendirme olanağı şimdilik olmasa da M.Ö. 10.000 yılında yapıldığı ve 8.000 yılında terk edildiği bilinmektedir. Göbeklitepe’de toplam 20 adet üzeri açık yapıların dini amaçlı yapılmış olduğu ve dünyanın ilk tapınakları oldukları tespit edilmiştir. Göbeklitepe, İngiltere’de bulunan Stonehenge’den 7 bin, Mısır piramitlerinden ise 7 bin 500 yıl daha eskidir.
Kazılara başkanlık eden Alman Arkeolog Prof. Klaus Schmidt, yaptığı açıklamalarda “Önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi” diyerek erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirmiş ve bununla birlikte Asur tabletleri ve Tevrat’ta geçen metinlere dayandırarak da, “12 bin yıllık Göbeklitepe, aslında Adem’le Havva’nın yaşadığı ‘Garden of Eden’ (Cennet bahçesi) olarak anılan kutsal mekan”dır demiştir.
Literatüre Göbeklitepe Höyüğü olarak da geçen “Göbeklitepe” bölgesi halk arasında “Xerawreşk” ismiyle bilinmektedir. Xerawreşk Kürtçe bir isimdir ve “kara-harabe” anlamına gelmektedir. Göbeklitepe adını kimin verdiği ve neden verdiği bilinmemektedir.
Göbeklitepe Dünyanın En Eski İnanç Merkezidir…
Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınma (kült) merkezi sayılan Göbeklitepe ile dini inanışın yerleşik hayat geçişteki etkisini kanıtlamıştır. Bir yerleşim alanı olarak kullanılmayan yalnızca dinsel amaçlar için kullanılan bu bölgede birden çok tapınak bulunur. Bu yönüyle de yalnızca dünyanın en eski değil, aynı zamanda en büyük tapınma merkezi olarak kabul edilir.
Göbeklitepe’deki en ilgilnç buluntular, boyu 6 metreyi, ağırlığı 40 tonu bulabilen ‘T’ formlu anıtsal dikilitaşlardır (Steller). Bu dikilitaşların 10-12 tanesi dairesel olarak dizili olup araları ise taş duvarlar ile örülmüştür. Ortadaki bir çift karşılıklı büyük dikilitaş ile çevresindeki dikilitaşlar yuvarlak ya da oval kapalı mekânlar oluşturur. Kazılar sonucunda bu mekanların altı tanesi ortaya çıkarılmış olsa da jeomanyetik ölçümlerle bu mekanların 20’yi bulduğu bilinmektedir.
Üç boyutlu hayvan kabartmaları işlenen bu taşların çoğunda insan, hayvan ve soyut sembollerde yer almaktadır. İnsan heykelleri olarak yorumlanan dikilitaşlar ise gövdesinde el, kol ve parmak motifleri bulundurmaktadır.
Göbeklitepe’de kazı çalışmalarıyla birlikte ortaya çıkan tabakalanma dört ana başlığa ayrılmıştır. Bunların en üstündeki I.Tabaka yüzey dolgusudur. Diğer üçü ise;
II. A. Tabaka: Dikilitaşlı Köşeli Yapılar (MÖ 8 bin – 9 bin)
Köşeli yapılar tabakası, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ B evresine dayanmaktadır. Bu tabakada dikilitaşlı ve dörtgen planlı yapılar ortaya çıkarılmıştır. Bu tabakanın tipik yapısı “Aslanlı Yapı” olarak adlandırılır. Dört dikilitaştan ikisi üzerinde de birer aslan kabartması bulunmaktadır.
II. B. Tabaka: Yuvarlak – Oval Yapılar (Ara tabaka olarak değerlendirilmektedir)
Yuvarlar yada oval olarak inşa edilen bu tabaka, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ A-B geçiş evresi olarak tarihlendirilmektedir.
III. Tabaka: Dikilitaşlı Dairesel Yapılar (MÖ 9 bin – 10 bin)
Göbeklitepe’nin en önemli tabakası olan bu yapı, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ A evresi olarak tarihlendirilmiştir.
Göbeklitepe’de yapılan kazılarda herhangi bir mimari kalıntıya rastlanmamıştır. Bunun yerine çok sayıda tapınak ortaya çıkarılmıştır. Yapılarda bulunan dikilitaşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbeklitepe’ye getirildiği düşünülmektedir. Bazılarının boyu 7 metreyi bulan dikilitaşların, jeofizik araştırmaları sonucunda, Göbeklitepe’de toplam 300’e yakın dikilitaşın olduğu bilinmektedir.
Bölgede kesilmiş ama işlenmemiş dikilitaşlar bulunmaktadır. Çevredeki kayalık platolarda, ne amaçla yapıldığı bilinmeyen bir takım oyuklar ve kazıntılar vardır. Aynı zamanda çoğunluğu platonun batı kesiminde bulunan yuvarlak ve oval çukurların yağmur sularını toplamak için yapılan bir tür sarnıç olduğu düşünülmektedir. Bu çukurlardan yuvarlak olanlar 1,20-3,00 metre arasında derinlik gösterirken oval planlı olanların derinliği 0,50 metredir.
Kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan, küçük buluntuların çok büyük bir bölümünü tapınakları inşa eden insanların kullandığı taş aletler oluşturmaktadır. Bunların hemen hemen hepsi çakmak taşından yapılma aletlerdir.
Taş aletler dışında kireç taşından ve bazalttan oyulma malzeme de bulunmuştur. Bunlar çoğunlukla taş kaplar, taştan yapılma boncuklar, küçük figürinler, öğütme taşlarıdır. Diğer küçük buluntulardan yassı baltalar nefritden ve amphiolitden, takılar ise serpentinden yapılmıştır.
Çıkarılan toprağın incelenmesi sonucu yabani buğday türü olan Einkorn taneleri bulunmuştur. Tahılın evcilleştirilmiş türlerine ilişkin bir bulguya henüz rastlanmamıştır. Bulunan diğer bitki kalıntıları ise badem ve yer fıstığının yabani türleridir.
Birçok farklı hayvan türüne ait kemiklerde bulunmuştur. İçlerinde en çok rastlananlar ise ceylan, yabanıl sığır, toy kuşudur. Bu çeşitliliğe rağmen evcil türlere ait bir bulgu yoktur.
Fragmente olmuş halde bulunan insan kemikleri, 2017 yılında yapılan çalışmalar sonucunda kafatası parçalarına ait olduğu anlaşılmıştır. İnsan kafatası kemik parçaları üzerinde yapılan morfolojik çalışmalar bu kemik parçalarında üç farklı bireye ayırabilmiştir. Bu üç farklı bireyden birisinin kadın olma ihtimali söz konusudur. Diğer iki kafatasının cinsiyeti hala tanımlanamamıştır. Bulunan kafatasları 20-50 yaş arasındaki bireylere ait olduğu tespit edilmiştir.
Tafonomik çalışmalar ise bu kafatası kemikleri üzerinde sıyırma, kesme, delik açma ve boyama olmak üzere dört farklı işlem yapıldığını göstermiştir. İnsan kafatasına ait bu kemik parçaları kafatası modeline uygun şekilde bir araya getirilince, yukarıdan iple asılabilir şekilde izler taşıdığı ortaya çıkarılmıştır.
Göbeklitepe arkeolojik alanı Türkiye’nin en mistik şehirlerinden olan ve “Peygamberler Kenti” olarak adlandırılan Şanlıurfa il merkezinin 15 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik Köyü civarında bulunmaktadır. Bu nedenle Trabzon, Adana, Bodrum, Antalya, İzmir, Ankara ve İstanbul illerinden direk uçuşlar ile Şanlıurfa’ya gelinebilir. Ardından özel araçlar, toplu taşıma araçları, taksiler veya özel turlar ile Göbeklitepe’ye ulaşılabilir. Ayrıca Şanlıurfa ilinin şehir merkezinde bulunan Abide durağından 100 numaraya sahip olan otobüsler ile Göbeklitepe’ye kolaylıkla gidilebilir.
Adres: Göbeklitepe, Dağeteği Mahallesi, 63290 Haliliye/Şanlıurfa
Yaz Dönemi
– 1 Nisan – 15 Kasım
– Açılış Saati: 10:00
– Kapanış Saati: 18:00
Kış Dönemi
– 15 Kasım – 1 Nisan
– Açılış Saati: 08:00
– Kapanış Saati: 17:00
Giriş Ücreti : 45 TL – Müze kart geçerlidir / Her gün ziyarete açıktır.
1. Prof. Dr. Klaus Schmidt: Göbekli Tepe En Eski Tapınağı Yapanlar (Ciltsiz) / Taş Çağı Avcılarının Gizemli Anıtsal Alanı
2. Levent Sepici: Göbekli Tepe (Anadolu’da Keşfedilen Dünya’nın İlk Mabedi
TRT Belgesel: Gizemli Tarih Göbeklitepe
Belgeseli İzlemek İçin tıklayınız…
Göbeklitepe pek çok yeni bilginin açığa çıkmasını sağlasa da buluntularla ilgili hala çözülemeyen sorular bilim adamlarının kafasını kurcalamaya devam ediyor. Bu tapınakları yapanların kimler olduğu, Ağırlıkları 60 tonu bulan sütunların buraya nasıl taşındığı ve dikildiği, üstlerinin tonlarca toprak ve taş ile örtülerek neden gömüldükleri, tapınakların amacının tam olarak ne olduğu, cevaplanmayı bekleyen ve muhtemelen yıllarca sürecek araştırmaları gerektirecek gizemler. Kesin olan tek şey tüm bu araştırmaların insanlık tarihine katkı yapmaya ve şimdiye kadar yazılanları tamamen değiştirmeye devam edeceği…