Justinyen için Tanrı’nın hediyesi olarak karşısına çıkan Theodora’nın günümüze kadar gelmiş değişik hayat hikâyeleri.
Justinyen doğduğunda, bir çiftçi babası ona Flavius Peterus Sabbatius adını verdi. Ve Flavius(Justinyen), amcası Justin onu Konstantinopolis’e çağırıncaya kadar babası gibi bir çiftçi olacağını düşünüyordu. İlerleyen yıllarda amcası şansını denemek için Kostantinepole’e göçer ve orduya saray muhafızı olarak katılır. Yıllar geçtikçe rütbesini yükseltir. Justinus’un hizmet ettiği imparator Anastasius Öldüğünde arkasında hiçbir varis bırakmaz ve bir taht kavgası başlar. Justinus da saray muhafızlarının başı olarak tahtı ele geçirir. Dokuz yıl kadar Bizans imparatoru olarak hizmet eder ve bu süreçte çok sevdiği yeğeni Justinyen de kendisini bir sonraki imparator olabilmek için kanıtlamaya çalışır. Justinyen çok sevdiği aşkı Theodora ile bu süreçte tanışır.
Theodora sirkte bir ayı bakıcısının kızıydı. Babası beş yaşındayken ölen Theodora’nın annesi yeniden evlenmiş O’da ablası ile birlikte sahne gösterileri yaparak geçim sağlamaya başlamıştır. Sahne gösterisi yaparak geçimini sağlayan Theodora için en zor günlerdi. Çünkü o yıllarda sahne gösterisi yapan kadınlar fahişe olarak da görülüyordu. Theodora güzel, yetenekli ve son derece başarılı olmasına rağmen farklı bir şey yapmak istiyordu. Önemli ve güçlü bir adama hizmet etmek için kariyerinden ayrıldı. Ama onunla uzun süre kalamayan Theodora, Konstantinopolis’e döndü.
Theodora ve Justinyen’in tanışması yaptıkları işten bağımsız bir şekilde gerçekleşmişti. Bizans döneminde at yarışları oldukça ünlüydü. Bu at yarışlarında ‘Maviler’ ve ‘Yeşiller’ olmak üzere iki önemli spor kulübü vardı. Fakat bunlar sadece spor kulüpleri değil aynı zamanda organize olmuş politik gruplardı. Dolayısıyla bu ekipler aracılığıyla toplumun alt sınıfları ile üstü sınıfları tanışabilir yordu Theodora ve Justinyen’in tanışmasına da Maviler vesile olmuştu.
Zaman içinde birbirini çok seven ikili birlikte yaşamalarına rağmen, Hükümet yetkililerinin sahne aktrisleri ile evlenmesini yasaklayan bir yasa yüzünden evlenemiyorlardı. Justinyen bu sebeple amcasını bu Yasayı kaldırması için baskı yaptı fakat yengesi Euphemia bu duruma karşı çıktı. Bir süre sonra yengesinin ölümüyle birlikte Justinyen, amcası İmparator Justinus’a bu yasayı kaldırttı ve yıllardır beklediği Teodora ile evlendi. Çok geçmeden amcası da ölen Justinyen tek vâris olarak tahta geçti. Justinyen’in imparator olmasıyla Theodora’da imparatoriçe olmuş oldu. Theodora, İmparatorun planları ve siyasi stratejilerinde her zaman yanında olur, devlet konseylerine atılırdı.
Justinyen döneminde hukuksal açıdan bir çok inceleme yapıldı. Hatta öyle ki Justinyen tarafından hazırlatılan hukuksal sistem, günümüzde kullanılan Kara Avrupa Hukuk sisteminin de çıkış noktası olmuştur. Bu hukuksal düzenlemeler hazırlanırken Theodora da etkili olmuştur. Özellikle kadın haklarının geliştirilmesinde büyük rol oynamıştır.
Örneğin zorla fahişelik yaptırmayı yasaklayan bir yasa çıkarttı. Hatta bu niyetle satılan kızları satın alıp özgür bırakarak onlara yeni bir hayat sundu. Genelevleri kapatarak kadın pazarlamayı yasaklayan Theodora, aynı zamanda boşanma ve mülk sahibi olma konularında kadın haklarını geliştirdi. Tecavüz için ise ölüm cezası getirtmiştir.
Bütün bunlar olurken 532’nin Ocak ayında büyük bir olay patlak verdi. Mavilerle Yeşiller arasında büyük bir kagva çıkmıştır. Çıkan kavga sonrası yedi kişi tutuklanıp asılmak için Galataya götürülmüştür. Fakat asılan iki kişinin ipleri bir anda kopmuşu. Biri mavilere diğeri yeşillere üye olan bu iki kişi, keşişler tarafından korunmak üzere manastıra götürmüştü. Üç gün sonra düzenlenen at yarışında Yeşillerden birisi İmparator’a bu mahkumları affetmesi için yalvardı. Fakat Justinyen bunu kabul etmedi. Birbirinin düşmanı olan bu iki büyük çete grubu ise ilk kez birlik olarak İmparator’a karşı tezahüratlarda bulundu. Justinyen saraya dönerken Hipodromdaki kalabalık grup büyük bir isyan başlattı.
İsyancılar hapishanedeki mahkumları serbest bıraktırana kadar, Valilik binasını, Ayasofyayı, Aya İrini’yi ve daha birçok bölgeyi yaktılar. İsyanı çok büyük boyutlara ulaştığını gören Justinyen, isyancıların bağışlanacağını duyurdu fakat asiler kontrol edilemez hale gelmişlerdi. Kendi aralarında eski İmparator Anastasius’un yeğeni Hyapatius’u Justinyen’in yerine seçerler. Artık şehrin tek hakimi onlardır.
Yenildiğini gören İmparator hazineyi de alıp kaçmaya karar verir. Salondaki müşavirleriyle kaçış planını tasarladığı sırada Theodora içeri girer ve tarihe damgasını vurmuş o meşhur konuşmasını yapar.
“Buraya gelmeden önce çok düşündüm. Belki kadınların, erkekler önünde konuşması ve korkaklara cesaret vermesi doğru değildir. İtiraf etmeliyim ki, olayların bu duruma gelmesi bize şu veya bu şekilde hareket edebilmemiz için fazla seçenek de bırakmamaktadır. Mevcut durum bize, hayatımızı kurtarmak için kaçmaktan başka bir seçenek bırakmasa da bunun düşünülmesi gereken en son husus olduğu kanısındayım. Bana gelince, ben bu erguvan rengi giysim olmadan hiçbir zaman var olmak istemem. Benimle karşılaşan kişilerin bana imparatoriçem diye hitap etmedikleri günü görmek bile istemiyorum. Bir insan dünyaya geldikten sonra elbet bir gün ölecektir.”
“İmparatorum, kendinizi kurtarmayı düşünüyorsanız, zaten bu zor değil. İşte deniz orada, geminiz orada, hazineniz orada. Ama kaçışınız size ölüm kadar şeref getirmeyecekti. Eskilerin deyimiyle son olarak ben derim ki; “Erguvan rengi pelerinim, bana en iyi kefen olacaktır.”
Theodora’nun bu sözleri adeta tarihin akışını değiştirmiştir. Zira bu sözler üzerine şehri terk etmekten vazgeçen İmparator Justinyen, komutanı Belisarius’a emir vererek Hipodromdaki 30 bin isyancıyı tek tek katlettirir. Bu isyandan sonra hiçbir Bizanslı kolay kolay Justinyen’e isyan etmeye cesaret edemeyecektir. Ayrıca İmparator Bizans’ı altın çağını ulaştıracak iki büyük projesi olan Kostantinepolis’i restore etme ve Roma İmparatorluğunu ihya etme işini de bu olaydan sonra gerçekleştirmeye başlar. İsyan sırasında şehirde yanan bölgeler temizlenir dönemin iki önemli mimarı görevlendirerek altıncı yüzyılın en büyük şehri Kostantinople’un imar projesi başlamış olur. İlk olarak Büyük Saray Sampson Hastanesi ve Zeuxippus Banyosu’ndaki hasarlar giderilir. Sonrasında Aya İrini ve Ayasofya’nın yapımına başlanır.
Justinyen, yanarak küle dönen Ayasofya’yı yeniden inşa ederken eşi benzeri olmayan bir eser olarak ortaya çıkmasını istemektedir. İmparatorluğun her yerinden mermerler ve inşaat malzemeleri başkente gönderilir. Yapımı yaklaşık 6 yılda tanı tamamlanan Ayasofya 27 Aralık 537’de ibadete açılır ve o gün orada bulunan Justinyen adeta yapıya hayran kalır. Justinyen Ayasofya’nın içerisine girer girmez ağzından şu sözler dökülür;
“Süleyman işte şimdi seni geçtim…”
İmparatorun kastettiği Milat’tan önce onuncu yüzyılda yaşayan ve Mescidi Aksayı inşa ettirmiş olan Süleyman peygamberdir.
Justinyen, bir diğer projesi olan Roma İmparatorluğunu ihya etme işini de bu süreçte planlar. Kendisine daha sonraları bazı tarihçiler tarafından son Roma İmparatoru lakabını kazanmasını sağlayacak fetihler ve önceki yüzyılda Vandal ve Ostrogot Krallıklarına kaybedilen toprakların bir kısmını geri kazanır. En önemlisi Roma şehrinin de bulunduğu Dalmaçya, Sicilya, İtalya, Kuzey Afrika, İber Yarımadasının güneyini imparatorluk topraklarına katar.
Theodora ise 548 yılında vefat eder. Eşinin ölümünden sonra 17 yıl daha yaşayan Justinyen, başka kimseyle evlenmez ve o da 14 Kasım 565’te vefat eder. Bedeni Havarriyun Kilisesi’nde özel olarak inşa edilmiş bir türbeye gömülür.