Halk arasında 40 çıkması olarak da bilinen doğumdan sonraki 6-12 haftalık sürece lohusalık dönemi denir. Bu dönemde annenin, fizyolojik ve psikolojik olarak gebe kalmadan önceki haline geri dönme süreci olarak açıklanabilir. Gebelik süreci kadar önemli olan lohusalık döneminde rahimdeki değişiklikler ancak 6 haftada normal haline dönebilir. Bu dönemde annede yaşanan bazı değişiklikler bir süre sonra gidecek olsalar bile can sıkıcı olabiliyorlar. Annede doğum sonrası kilo verememe, iştahta artış, ara ara gelen kasılmalar, yıkanılsa da gitmek bilmeyen vücut kokusu ve psikolojik birçok değişikler meydana gelir.
Biz bugün sizlere doğum sonrasında yani lohusalık döneminde bitmek bilmeyen vücut kokusu hakkında bilgi vereceğiz. Ne kadar doğal ve geçici bir dönem olduğunu farkında olmalı ve sadece bebeğiniz ve kendiniz ile ilgilenmelisiniz.
Birçok anne, bugüne kadar hiç karşılaşmadıkları, doğum sonrası vücut kokusu sebebiyle rahatsızlık duymuş olabilir. Öncelikle bunun sıkıntı yapılacak bir durum olmadığını söylemeliyiz. Bu durumu başkalarının da fark etmesi sizi olumsuz etkileyebilir. Ancak bu koku aynı zamanda bebeklerin annesini ‘tanımasına’ yardımcı olan amniyotik sıvıdan gelen koku işaretleri ve feromonlar bulunur. Hem bebeğin anne ile bağlanmasına hem de bebeğin besin kaynağı (emzirme) bulmasına yardımcı olur.
Teri üreten bezler koltuk altlarında, meme uçlarında ve genital bölgelerde bulunur. Cildinizde buluna bakteriler, terde bulunan yağ asitlerini parçalayarak koku üretirler. Bu koku, bebeğin anne göğüslerine rehberlik etmesine yardımcı olur. Ayrıca bebekler anne rahmindeki amniyotik sıvıyı bildikleri için annesinin kokusunu rahatlıkla tanırlar ve bu da bağlanma sürecine yardımcı olur.
Birkaç hafta, belki birkaç ay sonra vücut kokunuz geçecektir. Eğer doğum sonrası gece terlemeleri de yaşıyorsanız, bu süreç daha uzun sürebilir. Bu dönemde parfüm gibi koku engelleyicilerin kullanılmaması gerekir çünkü bebeklerin kokuyu takip etmesi engellenmiş olur.