Balzac‘dan Tolstoy‘a Sabahattin Ali’den Virginia Woolf‘a kadar her kadının hayatında en az bir kez okuması gereken kitaplardan 10 tanesini sizler için derledik. Her Kadının Okuması Gereken Kitaplar…
Fransız yazar Honoré de Balzac tarafından yazılan Vadideki Zambak, 1835 yılında yayımlanan yazarın en bilinen romanlarındandır. 1941 yılında Türkçeye çevrilen Vadideki Zambak kocasıyla mutlu olmayan bir kadının kendisinden daha genç bir adama olan imkansız aşkını anlatır.
Lev Nikolayeviç Tolstoy – Anna Karenina
Anna Karanina, Rus yazar Lev Tolstoy tarafından yazılıp 1877 yılında yayımlanan kitapta sadakat, tutku, kıskançlık gibi temalar işlenirken, toplumun üst sınıf insanlarında yaşanan yasak aşk macerasını konu almıştır.
Aşk Ve Gurur, İngiliz roman yazarı Jane Austen’ın ikinci romanıdır. 1813 yılında yayımlanmıştır. Romanın ismi İş Bankası Yayınlarında Gurur ve Önyargı, Can Yayınlarında ise Aşk Ve Gurur olarak çeviri yapılmıştır. Aşk ve Gurur romanı biri gururlu diğeri önyargılı olan iki insanın nefretle başlayan ilişkilerinin aşka dönüşmesini anlatıyor.
Kolombiyalı Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez‘in Kolera Günlerinde Aşk romanında üç kişi etrafında gelişen karşılıksız bir aşkı ve acı çekmenin yüceliğini anlatır.
Fransız yazar Gustave Flaubert‘ın 1857 yılında yayımlanan romanı Madam Bovary, orijinal ismiyle “Taşra Hayatı” yazarın ilk romanıdır. Roman Madam Bovary’nin sıradan ve sıkıcı olan hayatından kurtulmak için sınırlarını zorlamasını anlatır.
Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayımladığı Kürk Mantolu Madonna sıra dışı bir aşk hikayesini konu edinir. Kürk Mantolu Madonna, Büyük Hikaye başlığı ile 48 bölüm olarak Hakikat gazetesinde yayımlanmıştır.
Anne Frank’ın Hatıra Defteri, Nazi işgali sırasında ailesiyle birlikte saklanan Anne Frank’ın o günlerde yazdığı yazılarından oluşur. Kitap 1947 yılında babası tarafından yayınlatılmıştır.
Virginia Woolf’un Eylül 1929 yılında yayımlanan Kendine Ait Bir Oda kitabı kadın ve edebiyat hakkında yazdığı bir romandır.
Amerikalı yazar Clarissa Pinkola Estes‘ın 1989 yılında yayımlanan Kurtlarla Koşan Kadınlar romanında kadınları kurtlara benzeterek içlerindeki sınırsız gücü ve içlerindeki sesi keşfetmelerini anlatır.