Ona Doğunun Yıldızı diyenler, müzik dünyasının divası hatta Mısır’ın 4. piramidi olarak nitelendirenler var. Sesiyle bir dönemin bütün Arap halklarını etkilemiş bir isim o. Gelin yıllar sonrasından bu sesin sahibine kulak verelim.
Ümmü Gülsüm, 31 Aralık 1898 veya 4 Mayıs 1904 yılında Mısır’ın Dakhaliye ilinin Tamay Zahayra köyünde imamlık yapan bir babanın kızı olarak dünyaya geldi. Doğduğu dönemlerde doğum kaydı yaptırılmadığı için doğum tarihi net olarak bilinmiyor. Babasından Kur’an okumayı öğrenerek hafız oldu. İlk ses eğitimini de babasından aldı. Küçük yaşlarda ve özelliklede ramazan aylarında gittiği köylerde ilahi ve kasideler okudu. Tabi kız çocuklarının topluluk önünde şarkı söylemeleri hoş karşılanmadığından babası Ümmü Gülsüm’e erkek kıyafetleri giydirirmiş. 16 yaşına geldiğinde babasının teşviğiyle Şeyh Ebu’l Ala’dan ses eğitimi aldı ve Eski Klasik Arap Müziği repertuvarını da öğrendi.
Ümmü Gülsüm, kariyerindeki basamakları tek tek çıkarken doğallığından ve köylü geçmişinden utanmadığı için onu sevenlerin gözünde daha değerli hale gelmişti. 1930’lı yıllarda artık Mısır’da tanınıyor, monarşiyle yönetilen ülkenin saray çevresinde el üstünde tutuluyordu. Mısır Radyosunun kurulmasıyla konserlerini insanlara oradan da dinletmeyi istedi. Böylece geniş kitlelere daha kolay bir şekilde ulaşmayı hedefledi. Etkilide oldu. Artık bu muhteşem sesi Fas’tan Türkiye’ye kadar büyük bir coğrafya tanımıştı. Ayrıca sinemada da boy gösterdi ve altı filmde başrol oynadı.
Halkın ona olan hayranlığı yalnızca sesinden ibaret değildi. Mısır’ın 6 gün savaşlarına girip yenilmesi üzerine kazandığı gelirini ve mücevherlerini devlete bağışlaması, ülkesi yararına bir çok konserler vermesi ve yine konser vermek için gittiği Arap ülkelerinde bir elçi gibi ülke liderleriyle görüşmelerde bulunması Mısırlıların kalbinde adeta taht kurmasına neden oldu.
Arap dünyasının liderleri Ümmü Gülsüm’ün konserinin olduğu günlerde onu dinleyebilmek için kesinlikle iş veya görüşme yapmazlardı. Adeta hayat duruyordu. Buna dair en enteresan olay Libya’da yaşandı.
Tüm dünyanın onu dinlediği 1969 yılında Ümmü Gülsüm konser vermek üzere Libya’daydı. Gelin görün ki o günlerde Libya ordusu Muammer Kaddafi öncülüğünde bir darbe yapma planı içindeydiler. Hazırlıkları tamamdı ama o da ne! Darbeyi gerçekleştirecekleri gün Ümmü Gülsüm’ün konserine denk geldiler. Peki ne yaptılar dersiniz? Ümmü Gülsüm’ün konserini dinlemek için darbeyi bir süre ertelediler.
1973 yılında son konserini vermek için sahneye çıkmıştı. Bayılacağını hissedince ileride vereceği konserler iptal edildi. Hastaneye gitmeyi ”eğer hastaneye gidersem ölürüm” diyerek reddeden Ümmü Gülsüm, 3 Şubat 1975 günü kalp ve böbrek yetmezliğinden yaşamını yitirdi.