Çocuklarınızı daha bilinçli yetiştirmek için önerdiğimiz birbirinden kıymetli bu kitapları tüm anne ve babaların okumasını tavsiye ediyoruz. Her Anne ve Babanın Okuması Gereken 10 Kitap.
Çocuğunuz bir kez çocukluk yaşayacak; bu dönemi onunla doya doya yaşayın. Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da, anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri…
Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde…
Doğan Cüceloğlu’nun Okunması Gereken Kitapları
Ebeveyn ve çocuk iletişimi alanında yazılmış en iyi eser Anne Baba ve Çocuk Arasında, dünyanın her yanından milyonlarca ebeveynin çocuklarıyla iletişimini güçlendirmesini sağladı. Dünyaca ünlü psikolog Dr. Haim G. Ginott’ın yazdığı bu kitap, bebeklikten ergenliğe kadarki dönemde, çocuk eğitiminin yenilikçi yöntemlerini örneklerle ve yalın bir dille anlatıyor.
Anne Baba ve Çocuk Arasında, tüm ebeveynlerin tekrar ve tekrar okuması gereken, değerini hiçbir zaman yitirmeyecek, vazgeçilmez bir başucu kitabı.
Dr. Özgür Bolat, bu kitabında sadece ödülün görünmeyen gizli zararlarını anlatmıyor; bizlere bir model, pratik çözümler ve uygulamalar öneriyor. Çocuk Eğitiminde Doğru Bildiğimiz Yanlışlar! Acaba ödülle ilgili tüm bildiklerimiz yanlış mı? Dr. Özgür Bolat’ın bu kitabında;
“takdir alırsan sana tablet alacağım.”
“ödevlerini bitirirsen oyun oynayabilirsin.”
“kitap okuyanlara sözlüden 100 vereceğim”
gibi çok bilinen yanlışlarımızın olduğunu bilimsel açıklamalar ile bizlere sunmuştur.
Zekâ gelişimi çoğu ebeveyn ve eğitimci için birinci önceliktir. Ama çocuğun duyguları yönetmekte ustalaşması da en az zekâ kadar önemlidir. Duygusal Zekâsı Yüksek Çocuklar Yetiştirmek, çocukların duygular âlemini anlamasını ve duyguyu dengeleyip düzenlemesini sağlamaya yönelik bir rehberdir. Duygusal zekâsını geliştiren çocuk daha yüksek özgüvenle hareket etmekte, daha sağlıklı olmakta, okulda (sonrasında da iş dünyasında) daha yüksek performans göstermekte, daha derin ahlaki muhakemelerde bulunmakta ve daha sağlam sosyal ilişkiler kurmaktadır.
Kitapta anlatılan “duygu koçluğu” adımları sayesinde ebeveynler:
Merhaba anneciğim, benim, yavrun.
‘Kim olduğunu zaten biliyorum’ deme. Çünkü bence henüz yakından tanışmadık seninle. Beni tanımak için yeterince çaba sarf etmedin bence.
Eğer tanışmış olsaydık ağladığımda, inatlaştığımda, korktuğumda, tepki gösterip öfke duyduğumda sana bir şeyler anlatmaya çalıştığımı fark ederdin. Hareketlerime değil, onların altındaki asıl sebebe odaklanırdın. ‘Beni üzmek için yapıyor’, ‘Sırf benimle inatlaşmak için uğraşıyor’ diye düşünmezdin o zaman… Her davranışımın altında masum bir ihtiyaç olduğunu hissederdin.
İşte artık seninle tanışalım diye, bu kitabı bırakıyorum ellerine…
Beni tanıdıkça daha da çok seveceğini, gelişimime destek vereceğini, elimden tutup hayat yolumda birlikte yürüyeceğini biliyorum. Ve yaptığın ya da eksik kaldığın her bir yönünle birlikte, seni çok ama çok seviyorum.
aktiyle anne ve babalarımız bizi sokaktan toplamakta zorlanıyordu, şimdilerde biz çocuklarımızı ekran başından almakta zorlanıyoruz. Covid-19 pandemisinin dünyayı kasıp kavurduğu karantina günlerinde çocuklarımız iyiden iyiye ekrana bağlandılar. Sebepleri ne olursa olsun çocuklarımızın ekran başında geçirdikleri süre birçoğumuzu endişelendiriyor. “Bilgisayar bağımlılığı”, “internet bağımlılığı” gibi kavramları duydukça kendi çocuklarımız için korkuyoruz. Gözünü ayırmadığı ekranlarda karşılaşabilecekleri görüntülerden, uygunsuz kişilerden, uğrayabilecekleri tacizden ve daha pek çok şeyden korkuyoruz.
Onlar için ne yapabiliriz? Kendimizi ve onları ekranların büyüsünden nasıl alıkoyabiliriz? Ekran üzerinden gelen yeni zorluklar nelerdir ve onlarla nasıl baş edebiliriz?
Ben mizaç tipi “1” olan bir anneyim.kızımın mizaç tipi”2”.Kızımın duygusallığını çoğu zaman anlamakta zorlanmışımdır.Yanlış yaptığı zaman eleştirdiğimde “biliyorum anne beni seviyorsun!”demesi benim garibime gitmişti.Halbuki ben onun hatalarını düzeltmek istiyordum.Ama kızım “2” mizacında bir çocuk olarak bu eleştirimi o nun sevemediğim şeklinde yorumluyordu.Bu yapısını anladığımda benim için önemli bir ufuk oldu ve kendi mizacıma odaklanmadan o nun ihtiyaçlarına daha duyarlı olmaya gayret ettim.onu eleştirmeden önce onu sevdiğimi ve benim için çok değerli olduğunu hissettirerek eleştirilerimi yumuşak bir şekilde ifade etmeye gayret ettim.”
Elinizdeki kitap size çok güzel bir haber veriyor: Yaşı kaç olursa olsun, bir insanın, dolayısıyla çocuğunuzun da, özgüveni geliştirilebilir. Bir başka güzel haber ise bunun nasıl yapılacağına dair yöntem, yaklaşım ve önerileri bu kitapta bulabilirsiniz.
Bütün ebeveynler sağlıklı, mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek ister. Ancak zaman içinde, çocuklarımız öyle şeyler yaşar, öyle durumlara maruz kalırlar ki özgüvenlerini yitirebilirler. Peki biz ebeveynler buna nasıl engel olur, çocuklarımızın gerçek ve kalıcı bir özgüven kazanmasını nasıl sağlarız?
Herhangi bir çocuk üstün yetenekli gibi yetiştirilirse, ne gibi mucizevi sonuçlar alınır? Kitapta ünlü dâhilerin çocukluk günlerinden, zeka testlerinde dikkat edilmesi gerekenlere, yeni bilimsel araştırmalardan ideal anne uygulamalarına, ilgili filmlerden yüksek zeka eğitim sistemlerine kadar birçok konu rahatça anlaşılabilir bir dille ele alınıyor.
Dr. Bahar Eriş’in kitabı, üstün yetenekli bir çocuğun içindeki “cevheri işleyip mücevhere dönüştürme” çabasına dönük, evrensel ilkeler ile yerel uygulamaları, olması gerekenler ile olanları, abartılanlar ile eksik bırakılanları sistematik bir şekilde ele almış. “Ev yapımı dâhi” yetiştirmek isteyenler için yeni, yaratıcı ve yararlı bilgiler içeren bir kitap. Kitabın hümanist ve eşitlikçi tavrı da ayrıca ahlaki bir alkışı hak ediyor.
Dr. Gordon Thomas’ın E.A.E. anne-babalarıyla derinlemesine yaptığı görüşmeler, E.A.E. ailelerde yaşanan engeller, duygular, sorunlar ve dirençler üzerinde çalışmaya koyulduğunda, neyin doğru, neyin yanlış gittiğini kusursuz olarak gösteriyor.
“Etkin Dinleme” ve “Ben-iletileri” gibi E.A.E. yöntemlerinin nasıl sonuçlar yarattığını adım adım açıklıyor: daha az mücadele, daha fazla karşılıklı saygı ve sıcak duygular, belirlenen ve uyulan kurallar ve ne diktatör ne de paspas olan anne-babalar.