Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve her dönemde kendinden söz ettiren tarihi şehir Gürgenç…
Türkmenistan’ın kuzeydoğusunda Ceyhun Nehrinin güney kıyısında yer almaktadır. Ticaret yolları güzergâhında bulunan tarihi Gürgenç şehri; her dönemde kendinden söz ettiren güzel yerleşim yerlerinden biri olmuştur.
Sâmânîler döneminde şehre İslamiyet’in gelmesiyle ilk olarak devlete bağlı valiler tarafından idare edilmiştir. Daha sonra Afrigoğulları hanedanlığına son veren Me’mûnîler şehri kendilerine merkez yaparak, şehrin her açıdan
gelişmesini sağlamışlardır. Ardından sırasıyla Gazneli Mahmûd, Şahmelik’in idaresinde kalan şehir; son olarak Selçuklu hükümetinin eline geçmiştir. Selçuklular’ın o dönemde ki Sultanı Sencer Bey’in; şehre atadıkları valilerle Gürgenç’in gelişmesine katkı sağlamışlar, imar faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Şehir gerçekleşen gelişmeler sayesinde büyük şehir haline gelen Gürgenç; hanedanın başkenti ve ilim merkezi olma yönünde Selçuklu payitahtı olan Merv ile boy ölçüşecek derecede gelişme göstermiştir.
Çok güzel ve müreffeh bir yerleşim yeri olan Gürgenç, bir süre sonra Moğolların istilasına uğramıştır. Birçok şeyh ve âlimi de içerisinde barındıran şehir kısa sürede istila edilmiş ve binlerce insana mezar olmuştur. Moğollar şehri
yakıp yıkmış, güzel binaları ve köşkleri viraneye, gül bahçelerini çöplüğe çevirmişler, Amuderya’nın suyunu tutan bendi yıkarak şehri sulara boğmuşlardır.
Ancak zamanla bu Türk-İslâm şehri tabiri caizse küllerinden yeniden doğmuştur. Harezmşahlar Devleti sayesinde çok kısa zamanda aynı bölgede tekrar kurulan şehir Altın Orda hâkimiyetinde ticaret merkezi olmuştur. Yeniden camileri, medreseleri, hankâhlarıyla İslam medeniyetinin önemli merkezi olan Gürgenç, bu önemini 1400’lü yıllara kadar devam ettirmiştir.
1646 yılında şehrin insanları yeniden İslam şehri olan bu bölgeye (Taze Ürgenç’e) taşınınca, önceki şehir “Köhne Ürgenç” (Eski Ürgenç) olarak anılmaya başlanmıştır. 11. yüzyıl ve 16. yüzyıldan kalma bir dizi kalıntı bulunan şehrin en önemli yapıları; bir cami, bir kervansaray kapısı, kaleler, türbeler ve bir minaredir. Kalıntılar, mimari ve sanat alanında etkisi; İran, Afganistan ve daha sonra 16. yüzyıl Hindistan’ındaki Moğol İmparatorluğu’na kadar uzanan başarıların bir belgesidir. Şehirde aynı zamanda; Harezmşah İl Aslan’ın ve Sultan Tekiş’in türbesi (Gökgömmez – Mavi Kubbe olarak bilinir) ile camisi bulunmaktadır. Ayrıca Harzemşahların sarayı olarak kullanılan Türebeg Hanım Türbesi yer alır.