Türk sinemasının gözde senaristlerinden olan ve edebi hayatı birçok kez şekil değiştiren yazar Şasa’nın hayatına dair sizler için araştırma yaptık. Lise yıllarından bile yazarlık yapan Ayşe Şasa’nın 73 yıllık hayatına sığdırdığı başarıları sizler için derledik. Türk sinemasının önemli senaristlerinden Ayşe Şasa kimdir?
Ayşe Şasa
1 Ocak 1941 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ayşe Şasa; Çerkes bir anne ve yarı Çerkes yarı Kürt bir babadan dünyaya gelmiştir. Eğitimini 1960’ta Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden (Robert Kolej) alan Şasa; daha sonra aynı okulda İdari Bilimler Bölümü’ne devam etmiştir. 1963 yılından itibaren senaristlik yapan Şasa, o yıllarda kendisini Marksist olarak tanımlamaktaydı. O dönemlerde Kemal Tahir ile güçlü bir dostluk kuran yazar, bu dostluğun onun üzerinde derin etkiler bıraktığını söylemiştir.
İlk olarak Atilla Tokatlı ile kısa bir evlilik sürdüren Şasa daha sonra; yönetmen, yapımcı ve senarist Atıf Yılmaz’a asistanlık yaptığı sırada senaryo çalışmalarına başlamış ve bu sırada Atıf Yılmaz ile ikinci evliliğini yapmıştır. 1973’te ruhsal rahatsızlıklar yaşayan yazara, şizofreni teşhisi konmuştur ve bu sebeple; yıllarca münzevi bir hayat sürdürmüştür. Dolayısıyla bu süreçte sinema piyasasından tamamen çekilmiştir. Rahatsızlandığı dönemde ikinci eşi Atıf Yılmaz ile ayrılan Şasa; ardından senarist Bülent Oran’la evlenmiştir.
Rahatsızlığından önce; Son Kuşlar, Ah Güzel İstanbul, Utanç ve Gramofon Avrat gibi seneryolara imza atmış ve bunlar filme çekilmiştir. Şizofreni teşhisi koyulduktan sonra 1981’de İbnü’l Arabi’nin Fusüsu’l-Hikem kitabını okuyan Şasa; tasavvufi düşünceyle tanışmış ve hayatı tamamen değişmiştir. Bu okumalar sayesinde psikolojik rahatsızlıklarından kurtulduğunu dile getiren yazar, kısa sürede kendisini toparlamıştır.
Eserleri
Edebiyat ve sinemaya öğrencilik yıllarından itibaren ilgi duyan Ayşe Şasa; ilk oyunu olan Yaşadığımız Odalar’ı lisedeki son yılında yazmıştır. Kolej yıllarında Batı felsefesi ve edebiyatından V. Woolf, J. Joyce, Kafka, Sartre, Camus, S. Zweig, S. Plath gibi varoluşçu yazarları okuyan yazar daha sonra; 1960’ların başında Kemal Tahir’le tanışmış ve yazı çalışmalarına onun düşüncelerinin rehberliğinde devam etmiştir. 1973’te psikolojik rahatsızlıkları yaşadığı sırada şizofreni günlükleri tutarak yaşadıklarını kayda geçiren Şasa’nın günlükleri; daha sonra kaleme alacağı metinlere kaynaklık etmiştir. 1981’de tasavvuf düşüncesini araştıran Şasa; İsmet Özel, Mustafa Kutlu, Mahmut Erol Kılıç gibi şair ve yazarlarla tanışmıştır. Hayatında yeni bir döneme başlayan yazarın; edebi anlayışı yeniden şekillenmiş ve kaleme aldığı bazı öykü ve denemeleri, Yeşilçam günlerine dair hatıraları Dergâh, Kırklar gibi dergilerde yayımlanmıştır. Bu yazılarını daha sonra; 1993 yılında sinemayla ilgili Yeşilçam Günlüğü ve Delilik Ülkesinden Notlar (2003) adıyla kitaplaştırmıştır.
Şasa’nın 1963-1993 arasında senaryosunu yazdığı filmler şunlardır;
Çapkın Kız, Son Kuşlar, Murat’ın Türküsü, Toprağın Kanı, Ah Güzel İstanbul, Harun Reşid’in Gözdesi, Balatlı Arif, Kozanoğlu, İlk ve Son, Köroğlu, Cemile, Battal Gazi Destanı, Unutulan Kadın, Güllü, Yedi Kocalı Hürmüz, Utanç, Cemo, Kambur, Deli Kan, Hacı Arif Bey, Ve Recep ve Zehra ve Ayşe, Ölmez Ağacı, Merdoğlu Ömer Bey, Gramofon Avrat, Arkadaşım Şeytan, Hiçbir Gece, Her Gece Bodrum, Kanayan Yara Bosna, Dinle Neyden.
Yazdığı yazılarıyla 1994 Yılı Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü’nü alan başarılı senarist ve yazar Ayşe Şasa; 16 Haziran 2014’te zatürre sebebiyle hayatını kaybetmiştir ve Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedilmiştir.