Mutfaklarımızın gizli kahramanı olan ve her acele işimize yetişen düdüklü tencerelerimizin ilk nasıl keşfedildiğini hiç merak ettiniz mi? Et, baklagil ya da herhangi bir yemeği hızlıca pişirmek istediğinizde veyahut pişirdiğiniz yemeğin tüm vitaminleri içinde kalsın istediğinizde en büyük destekçiniz; düdüklü tencerelerin geçmişini gelin hep birlikte öğrenelim.
Bir Fransız fizikçi olan Denis Papin; silindir ve pistonlu buhar tenceresi fikrini ortaya atan ilk kişidir. Bu tencereler aslında ilk olarak gübre üretimi için tasarlanmıştır. O dönemlerde gübre üretim metotları için gerekli olan şey 100 derecenin üstünde bir su ısısıydı. Ancak su 100 derecede kaynar ve ne kadar kaynarsa kaynasın aynı derecede sabit kalmaktadır. Denis Papin ise, su basınç altında kaynatılırsa 100 derecenin üstüne çıkacağını bilmekteydi. Bunun için ise bugün her evde yemek yapmak için kullanacağımız kapalı bir tencere tasarlayan ilk kişi olmuştur.
Tencerenin içerisinde buhar basıncını arttırarak, kaynama noktasını 100 derece olan sıvıyı 125 dereceye kadar çıkartan düdüklüler; yemeklerin yüksek ısıda daha hızlı bir şekilde pişmelerini sağlamaktadır. Bu fikri ilk keşfeden Denis Papin; 300 yıl önce 1679 yılında ağır bir demir tencere kullanarak ilk düdüklü tencere deneyini yapmıştır. Tencerenin üzerine çok ağır bir kapak koyan Papin, içerisindeki sıvıyı yüksek ısıda kaynatmıştır. Buharı içerisinde kalacağından dolayı yüksek basınç olacaktır bu nedenle patlamayı önlemek için; üzerine ağır bir eşya yerleştirmiştir. Ancak ilk denemesinde başarılı olamayan Papin, bu fikrinden vazgeçmemiştir ve denemeye devam etmiştir.
Daha sonra tencerenin içerisindeki basıncı kontrol altına almak amacıyla subapı icat etmiştir. Subap tencerenin içerisindeki kaynama noktasını kontrol altına alınması sağlamıştır. Böylece yüksek basınçtan dolayı yaşanacak patlamaların önüne geçilmiştir. Düdüklü tencerelerde patlama tehlikesine karşı, basınca, dolayısıyla pişme derecesine göre ayarlanabilen bu subap; basınç artınca düdük hava bırakarak tencerenin patlamasına engel olur.
Bu mucizevi icattan sonra yemek pişirme kültürü çok hızlı bir şekilde değişmiştir. Yemekler normal tencerelerden düdüklü tencerelerde pişirilmeye başlanmıştır. İlk olarak Papin tenceresi olarak anılan bu tencereler daha sonra; dışarı çıkardığı hava nedeniyle düdüklü tencere adını almıştır.
İlk olarak ağır dökümlerden yapılan düdüklü tencereler daha sonra toprak, bakır ve çeliklerden yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde gelişme gösteren bu tencereler; günümüzde her mutfakta bulabileceğimiz herkesin imdadına yetişen bir ürün haline gelmiştir.