Özellikle gerçeği değerlendirmenin bozulması, gerçekle hayal dünyasının birbirine girmesi psikozun en önemli ayırt edici özelliğidir.
Psikoz belirtileri yaşayan kişiler gerçeklerden koptukları için genellikle hasta olduklarının farkına varmazlar. Kendine özgü bir hayal dünyası içinde yaşarlar.
Çoğu zaman psikoz ve şizofreni halk arasında birbiri yerine kullanılır ancak psikoz kavramı şizofreninin de içerisinde olduğu bir grup ruhsal bozukluğun yarattığı gerçeklerden kopuk, kaotik, kendine özgü ortak ruhsal durumu tanımlar. Bu ruhsal durum şizofreninin yanı sıra, bipolar bozuklukta, psikotik depresyonda, paranoid (sanrılı) bozuklukta ve başka bazı hastalıklarda da izlenebilir. Bu anlamda psikoz bir ruh hali veya küme bozukluk olarak bu hastalıkların tümünü kapsar.
İnsanlar, belirtiler kişiden kişiye değiştiği için, psikozu farklı şekillerde yaşayabilir.
Psikozun erken uyarı işaretleri şunlardır:
- Uyku düzenlerinde değişiklikler.
- İştah değişiklikleri.
- Toplumsal yaşamdan geri çekilme.
- Kişisel temizlik ve bakımda kötüleşme.
- Her günkü rutinlerden uzaklaşma
- Dikkat dağınıklığı, dalgınlık
- Anlam verilemeyen hareketlilik veya durağanlık
- İlişki kurma biçiminde değişiklikler
- Huy değişiklikleri
Psikoz belirtileri yaşayan bir kişide genellikle kişisel, toplumsal ve mesleki sorunlar ortaya çıkmıştır. Daha ileri belirtiler şunlardır:
Sanrılar ve varsanılar en önemli psikotik belirtilerdendir. Varsanılar var olmayan şeyleri görmek, duymak, hissetmek, tatmak veya koklamaktır. Örneğin kişi, “kafasının içinde sesler duyabilir” veya “derisinin altında ilerleyen bir şey” gibi, var olmayan şeyleri görebilir veya hissedebilir. Gözüne hayaller görünebilir, burnuna kokular gelebilir. Kendisine dokunulduğunu, birşeyler yapıldığını düşünebilir, inanabilir. Sanrılar ise değiştirilmesi güç yanlış inanışlardır. Örneğin gerçek dışı olarak eşinin kendisini aldattığı hatta bunu çok yakınlarıyla yaptığı inancına saplanıp kalabilir, çok daha saçma şeylere inanabilir. Uzaylılarca hamile bırakıldığını, içinde chip olduğunu düşünmek bunlara örnektir. Sanrılar insanı huzursuz eder ve bunları yaşayan kişinin karşısındaki insana düşmanca davranmasına veya iletişim kurmamasına neden olabilir örneğin. Bazen bu gerçekle hayalin karışması, kendini güçlü hissetme gibi de olabilir. Kişi, kendisini bir film yıldızı, toplumsal veya manevi önder, evliya veya bir mehdi, peygamber, allah sanabilir. Televizyonda kendisi hakkında konuşulduğunu veya şarkıların özel olarak kendisi için gizli mesajlar taşıdığını ya da kendisinin özel güçlere sahip olduğunu düşünebilir. Düşünceleri okuyabiliyordur veya kendi düşüncelerini başkaları bilebiliyordur. Sanrılar bazen paranoya şeklinde olabilir. Örneğin kişi, takip edildiğini, kendisine tuzak kurulduğunu veya çeşitli güçler ya da kişilerce kontrol edildiğini düşünebilir. Kendilerine eziyet edildiğine inanabilirler veya hiçbir nedeni olmadan kuşkucu olabilirler.
Düzensiz konuşma veya davranış – kişi örneğin hızlı konuşabilir veya konudan konuya hızlı bir şekilde atlayabilir ya da kendisini ifade etmede güçlük çekebilir. Saçmalar, anlamsız konuşmalar yapar. Alışveriş yapmak, ortalığı temizlemek, yemek pişirme ve çamaşır yıkama gibi günlük işleri yapmada güçlükleri olabilir ya da çeşitli durumlara uygunsuz şekilde tepki gösterebilir.
Duygularda değişiklik – örneğin kişi duygularını çok az gösterir ya da fazla konuşmaz. Başka kişilerden geri durur ya da düşünme güçlüğü yaşayabilir. Sanki kafasının içi boşaltılmıştır. Düşünce üretimi durmuştur.
Bu belirtiler birkaç saat veya birkaç gün sürebileceği gibi, kişi doğru tedaviyi almazsa haftalarca, aylarca hatta yıllarca da sürebilir.