Tarihte “kadın” imgesi, ilk insanlardan günümüze kadar birçok alanda konu olmuştur. Edebiyattan felsefeye, dinden sanata, popüler akımlardan modaya ve insanın aklını ve benliğini ortaya koyduğu nice ortamda ‘’kadın’’ figürü varlığını göstermiş yahut varlığı gösterilmiştir. Felsefede bazı filozoflara göre kadın doğurganlığıyla toprakla özdeşleştirilerek kutsanmıştır. Dinde de bu doğurganlık kutsal görülüp belli başlı toplumlarda kadın, bu kutsamayla kült bir simge halini almış; tanrılaştırılmıştır. Sanatta da kadın, estetik duruluğuyla sayısız esere konu olmuştur.
1. Mona Lisa-Leonardo Da Vinci
Mona Lisa tablosu, günümüzde Louvre Müzesi’nde Francesco del Giocondo’nun karısı, Lisa Gherardini Portresi adı altında sergilenmesinden de anlayacağınız üzere Lisa del Giocondo’yu yansıtmaktadır. Tablodaki kadının kimliği hala belirlenmemiş olmakla birlikte bazı uzmanlara göre bu kişi Gherardini ailesinden Lisa Gherardini idi. Kişinin Lisa Gherardini olduğunu kabul edenlerce tablo, Francesco del Giocondo için resmedildi. Fakat tablodaki kadının kimliği Lisa del Giocondo dışında, Isabella of Aragon, Cecilia Galleran veya Da Vinci’nin annesi Caterina Buti del Vecca’nın da olabileceği öne sürülmüştür. Günümüzde saatte binlerce, yılda milyonlarca sanatseveri kendisine çeken Mona Lisa tablosu, içinde barındırdığı birçok gizemle birlikte akıllara gelecek ilk kadın portresi olacaktır.
2. Venüs’ün Doğuşu-Sandro Botticelli (1482-1486)
Venüs’ün Doğuşu tablosu, Yunan mitolojisine göre aşk ve güzellik tanrıçası olan Venüs’ü betimliyor olsa da tablo, ressam Boticelli’nin aşık olduğu iddia edilen Simonetta Vespucci’nin figüranlığı ile resmedilmiştir. Vespucci, inanışa göre Venüs’ün doğduğunu düşündükleri sahil kasabasında yaşayan bir kadındır. Ayrıca Vespucci’nin, Botticelli’nin İlkbahar eseri için de figüranlık yaptığı düşünülmektedir.
Tabloda anlatılan Venüs’ün doğuşu ise şöyledir: Kronos, babası Uranüs’ü hadım edip cinsel organını denize atar. Böylece deniz döllenir ve Venüs doğar. Venüs, deniz kabuğu üzerinde denizden yükselir. Tablonun sol kısmında bulunan figürler rüzgarı temsil etmektedir. Rüzgarlar Venüs’ü kıyıya sürüklerler ve kıyıda Venüs’ü örtmek üzere olan bir peri beklemektedir. Aşk ve güzellik tanrıçası Venüs doğmuştur..
Ek olarak, The Adventures of Baron Munchausen filminde “Venüs’ün Doğuşu” tablosu Uma Thruman oyunculuğu ve Venüs’ü örtmek isteyen su perileri ayrıntılarıyla birlikte oldukça estetik bir şekilde canlandırılmıştır.
(Eser, günümüzde Uffizi Müzesi’nde sergilenmektedir.)
3. İnci Küpeli Kız- Johannes Vermeer (1665)
‘’Kuzeyin Mona Lisa’sı’’ ve ‘’Hollandalı Mona Lisa’’ olarak da bilinen İnci Küpeli Kız tablosu ardında kesinkes bir hikaye barındırmasa da doğru olduğu düşünülen bir hikayeye sahiptir. Tabloda bulunan duru güzelliğe sahip kadının olduğunu düşündükleri iki kişilik vardır: Birincisi ressam Vermeer’in kızı olduğudur. Fakat tarihsel verilerle bu sanı uyuşmamaktadır. İkincisi ise tablodaki kadının Vermeer’in evine gelen bir hizmetçi kızı olduğudur. Bu düşünceye göre hizmetçi kız ressamın atölyesini temizlemek için atölyeye gider ve yavaş yavaş orada daha fazla vakit geçirmeye başlar. Bu durum ailenin annesi ve kızı tarafından hoş^karşılanmaz. Bir gün atölyeye ara sıra tablo satın alan bir kimse gelir ve kızın figüranlık yapmasını istediği bir tablo sipariş eder. Bu durum ailenin kadınlarından saklansa da eninde sonunda öğrenilecektir. Tablonun odak noktası olan inci küpeler Vermeer’in eşine aittir. Eşi küpelerinin izinsiz kullanılmış olduğunu öğrenince, zaten önceden duymuş olduğu nefretle birlikte, hizmetçi kızın kovulmasına neden olur. (Eser, günümüzde Mauritshuis Müzesi’nde sergilenmektedir.)
4. Lady with an Ermine-Leonardo Da Vinci (1489-1491)
Tabloda resmedilmiş olan kadın, Cecilia Gallerani’dir. Milan Dükü olan Ludovico Sforza’nın sevgilisi olarak bilinir. Soylu bir aileden gelmiş değildir fakat sanatta ve edebiyatta kendisini geliştirmiş bir kadındır. Dolayısıyla Sforza’nın kıymetlisidir. Tablo resmedilirken Cecilia’nın hamile olduğu bilinmektedir. Cecilia Sforza’dan gayri meşru bir oğlan dünyaya getirmiştir. Ancak Sforza, soylu bir kadınla evlenmeyi tercih etmiş ve Cecilia geldiği yere dönmek durumunda kalmıştır.
Cecilia’nın elindeki gelincik (kakım/ermin) hakkında ise farklı görüşler vardır. Kış geldiğinde tüyleri beyaza dönen gelincikler saflığı ve temizliğin sembolüdür. Aynı zamanda avlanılıp kürk yapılmak için de oldukça dikkat çekicidir. Şöyle inanılır ki beyazlara bürünmüş gelincikler avlanıp kirlenmektense avcılar tarafından öldürülmeyi yeğlerler. Tablodaki gelinciğin ise düşünülen farklı anlamları vardır. Bir yoruma göre ermin, Ludovicolar soyunun simgesiydi. Cecilia gelinciği kucağında tutarak aslında aileye olan sadakatini ve korumacılığını simgelemektedir. Bazı düşüncelere göre de gelinciklerin hamile kadınları koruduğuna inanılır. Dolayısıyla tablodaki gelinciğin Cecilia’yı korumak üzere kucağında bulunduğu da yorumlanır. (Eser, günümüzde Czartoryskich Müzesi’nde sergilenmektedir.)
5. Lady in a Fur Wrap-El Greco (1577-1580)
Tabloda bulunan kadın figürünün İspanyol ressam Greco’nun sevgilisi olduğu düşünülen Jeronima de las Cuevas’tır. Jeronima’nın Greco’dan bir oğlu olmuştur. Bu oğullarının adı Jorge’dir.
Bazı kayıtlara göre resmedilmiş kadının Greco’nun kızı olduğu yazıyor olsa da Greco’nun kız çocuğa sahip olmadığı kesin olarak bilinmektedir. Tablodaki kadın Jeronima değilse de pahalı kürkü, takıları ve duruşuyla zamanının aristokratlarından olduğu da yorumlar arasındadır. (Eser, günümüzde Stirling Maxwell ailesine ait olan Pollox House’da bulunmaktadır.)
6. Pauline Hübner-Julius Hübner (1829)
Pauline Bendemann, ressam Edward Bendemann’ın kız kardeşi; tablonun ressamı olan Julius Hübner’in ise eşidir. Hübner ailesinin, Schumannlar (ünlü besteci Robert ve eşi Clara Schumman) ile olan aile dostuluğu dikkat çekmektedir. (Eser, günümüzde Alte Nationalgalerie’de sergilenmektedir.)
