İngiliz romancı ve şair William Golding’in 1954 yılında yazdığı Sineklerin Tanrısı; Nobel Edebiyat Ödülü almış dünya klasikleri arasında yer almaktadır. William Golding’in en önemli eserleri arasında gösterilen roman, ıssız ada yaşamını bambaşka bir yönden ele almatadır. Karakter analizlerine ve davranışlara odaklanan kitap, saf ve temiz çocukların bile aslında ne kadar vahşileşebileceklerini gözler önüne seriyor. Aynı zaman eseri William Golding yayınlandığı andan itibaren çok ses getirmiş ve 1963 yılında beyaz perdeye aktarılmıştır.
Sineklerin Tanrısı
Hayatta Kalmak İçin Verilen Acımasız Mücadelenin Öyküsü
Kitap, II. Dünya Savaşı’nda yaşanan nükleer atom bombası etkisinden korunmak için; Britanyalı bir grup çocuğun, uçak ile taşınmasını konu alarak başlamatadır. Söz konusu uçak varmak istediği noktaya gidemeden, ıssız bir adaya düşünce hayatta kalan çocukların yaşam mücadelesi başlamış oluyor.
“Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne’ın Mercan Adası’nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı’nın başlıca iki kişisine Mercan Adası’ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası’nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusu’nda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır.
Golding’in Sineklerin Tanrısı’nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne’ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir…
William Golding