Son dönemin en çok tartışılan kavramlarından biri olan Post-Truth (Hakikat Sonrası); Oxford Sözlüğü tarafından 2016 yılında yılın kelimesi olarak ilan edilmiştir. Bu kavram hakikat ötesi anlamıyla birçok iletişim çalışmalarında yer almıştır. Ayrıca gerçeğin önemsizleşmesi bakımından da felsefe ve sosyoloji tartışmalarına da konu olmuştur.
Peki doğruların, gerçeklerin, olguların önemini yitirdiği Post-Truth (Hakikat Sonrası) sistemde, gerçekler kimin umurunda?
Post Truth Sistem
İlk olarak 1922 yılında Sırp Amerikan oyun yazarı Steve Tesich tarafından kullanılan Post-Truth kavramı daha sonra Ralph Keyes’in The Post-Truth Era (Hakikat Sonrası Çağ) isimli kitabı sayesinde popülerlik kazanmıştır. Bu kavramın Türkçe’de tam olarak bir karşılığı olmasa da; hakikat sonrası, gerçek ötesi ve post olgusal gibi çevirileri bulunmaktadır. 2016 yılında Oxford Sözlüğü tarafından yılın kelimesi olarak ilan edilen bu kavramın sözlük anlamı ise şu şekildedir;
Nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu.
Yani post-truth sistem toplumsal görüşlerin oluşmasında kişisel inanç ve duyguların bilimsel gerçeklerden daha önemli görülmesidir. Popüler olanın ve duyguların bilimsel gerçekten daha çok tercih edildiği post-truth sistemde gerçekleri kim umursar?
Teknolojinin gelişmesi ve internetin herkesin hayatında büyük bir yer edinmesiyle birlikte, bilgiye ulaşmak çok kolay hale gelmiştir. Eskiden yalnızca belli noktalardan ulaşılabilen gerçek ve bilimsel bilgilere insanlar artık her yerden rahatça ulaşabilmektedir. Ancak bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça doğru bilgiye ulaşmak zorlaşmaya başlamıştır. İnsanlar her gün birçok bilgiye kolayca ulaşırlarken hangi bilginin doğru olduğu konusunda ise büyük bir problem yaşamaktadırlar. Çünkü her gün karşılaşılan bu bilgilerin çoğu yanlış ve gereksiz bilgilerdir. Bu sebeple bu kadar çok yanlış bilginin arasından doğru bilgiye ulaşabilmek çok zordur.
Ancak Yaşar Kemal’inde dediği gibi “Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır.”
Günümüzde karşılaştığımız bu yalan bilgiler o kadar çok popüler hale geliyor ki; insanlar artık bu bilgi akışında neyin doğru neyin yanlış olduğunu umursamadan sadece sonuçlara odaklanmış durumdadırlar. Yani insanlar gerçeklere odaklanmak yerine; duygu ve kişisel inançları doğrultusunda bir seçim yapmaktadırlar. Tabii ki bu durumun oluşmasında sosyal medyanın da etkisi çok büyüktür. Bu sebeple gerçeğin önemini bu derece yitirdiği bir dönemde bilimin de önemi azalmaktadır. Ancak bu insanlığın geleceği açısından çok tehlikeli bir durumdur.
İnsanların gerçek bilgilerden ziyade popüler olanı tercih ettiği böyle bir dönemde; bilim insanlarının daha çok popüler olması ve insanların duygu ve inançlarına dokunabilmeleri gerekmektedir.